Biyodizel sektörünün yapılan düzenlemelerle 2007 yılından sonra rayına oturduğunu söyleyen DB Tarımsal Enerji Genel Müdürü Gökay Biraltın, Biyodizel projesinin Türk tarımını ileriye götürecek bir proje olduğunu vurguladı.
Ülkemiz enerji açığı bulunan bir ülke. Son yıllarda yürütülen çalışmalarla alternatif enerji kaynaklarının daha verimli ve yüksek oranda kullanımı söz konusu. Bu yönde özel sektör firmaları da çalışmalar yürütmekte. DB Tarımsal Enerji de son 10 yılda yaptığı yatırımlarla biyodizel sektöründe söz sahibi olan firmalar arasında yer alıyor. Firmanın faaliyetlerini ve hedeflerini Genel Müdür Gökay Biraltın ile konuştuk.
Şirketinizin enerji sektöründe var oluş hikayesi nedir?
DB Tarımsal Enerji, isminden de anlaşıldığı gibi hem tarım hem enerji sektöründe, tam orta noktada bulunuyor. Adımızdaki “D” bizim yüzde 50 payla kurucumuz olan Delta Petrol’den geliyor, “B” de Borovalı Grubu’ndan geliyor. Borovalı Grubu, çok uzun zamandır tarımla uğraşmış ve tarımı çok iyi bilen bir grup. Delta Grubu da akaryakıt sektörünü çok iyi bilen bir grup .Şu an yönetim kurulumuz başkanı Selçuk Borovalı da Boğaziçi Üniversitesi Kimya Fakültesi mezunu. Yani, kimyayı seven ,bilen ve kimya sektöründe iş yapmak isteyen biri kişi. Ben de kimya mühendisiyim. Sonuçta DB, tarımla enerjinin bir araya gelmesiyle kurulmuş ve faaliyetlerini katlayarak büyütmüş bir firma. İki grubun ortak çalışması neticesinde ilk yatırımımızı 2007 yılında tamamladık. 2013-2014 yılında biyodizelin bir yan ürünü olan ham gliserinden, farma gliserin üretmek ve Türkiye’de yeni bir ithal ikame yaratmak amacıyla farmakolojik standartta üretim tesisi kurduk. Şu anda 3 tane tesisimiz var. Bu tesislerin bir tanesi farmakolojik gliserin tesisi diğer ikisi ise Metil Ester yani biyodizel üretim tesisidir.
Peki, biyodizel sektörünün gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Biz 2007 yılından 2009 yılına kadar ciddi bir mücadele verdik. Bu mücadele nedir? Tabii biyodizelin geçmişi ile olan bir mücadele. Kronolojik olarak Türkiye ilk 2001 yılında biyodizel yakıtla tanışmaya başladı. Bu Türkiye için bir yenilik, bir ilk olduğundan dolayı dünyadaki modeller doğru ve tam olarak incelenemedi. Kronolojik olarak baktığımızda sırasıyla; biyo yakıt, alternatif yakıt, petrol kriterlerine giren bir yakıt, yani petrol türevine giren bir yakıt olmak üzere sınıfı değişti. O zamana kadar maalesef biyodizel ismi kötü kullanıldı.
Acaba bu bilerek mi yapıldı? Neticede bu yakıtın kullanım alanı belli. Bu alanda faaliyet gösteren oyunculardan kaynaklı bir şey mi?
O sıralar Türkiye’de gerçek oyuncu yoktu. Kanunlar ve yönetmelikler yeterince hazır değildi. EPDK ulusal marker çalışmasını o dönemde yapmıştı. Bunların hepsi bir süreçte ilerlerken bazı fırsatçılar bu süreci ne yazık ki kötüye kullandı. Ama devletimiz bunu kısa zamanda gördü ve gerekli önlemleri almaya başladı. EPDK, TÜBİTAK, Maliye Bakanlığı, Enerji Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarla 2007 yılından sonra bu iş rayına oturdu.
DB Tarımsal ne zaman üretime başladı?
Biz tesisimize 2006 yılında başladık. 2007 yılında üretime geçtik. Bu görmüş olduğunuz tesislerde her vardiya toplam 3 kişiyle çalışıyor. Bütün üretim, elektronik otomasyon sistemiyle çalışıyor .Şu anda buradaki mavi yakalı çalışanımız sayısı 16. Yani 16 kişiyle 365 gün 24 saat çalışarak devam ediyoruz. Türkiye’nin bu şekilde güçlü ve teknolojik sanayiye, güzel yatırımlara ihtiyacı var. Biz de bunun öncülerinden biriyiz. 2015 yılında DB Tarımsal olarak, 65 bin ton üretim yaptık ve tamamını sattık. Türkiye’de başlangıç için ciddi bir rakamdır, fakat dünya için, Avrupa için çok küçük bir rakamdır. Tabii, daha yapılması gerekenler var, daha yolumuz var.
Biyodizel yakıt olarak Türkiye’de hangi alanlarda hayat bulmuş durumda. Mesela bir otomotiv sektöründe bir mesafe almış değil bakıldığı zaman…
Fakat o yıllarda Türkiye’de neden kullanım olmuyor ? sorusu ilk akla geliyor. 2010 yılına kadar geçen süreçte firmaların olayı kabul etmesi, DB Tarımsal’ın çok ciddi ve güvenilir bir oyuncu olduğu, devletin rasyonel düşünce ile bu sektörü destekleyici mevzuatları çıkarması, EPDK’nın çıkardığı yasal düzenlemeler, TÜBİTAK’ın destekleri tartışılmaz önemdedir. Bunlar bu sektörün oluşması için gerekli alt yapıyı oluşturmuş kurumlardır. Kısaca akaryakıt sektöründe artık biyodizel kabul görmüştür.
Peki, burada bir kalite problemi de ön plana geldi mi? Üretilen ürün kalitesinde kaygı bu firmalar için geçerli miydi?
2005 yılına kadar belirlenmiş fakat kabul edilmiş standart yoktu. Kurumsal olmayan, münferit kişilerin ürettiği standartsız ve çok düşük kalitede ürünler vardı. Türkiye Avrupa’daki EN 14213 ve EN 14214 olarak bilinen oto biyodizel ve yakıt biyodizel. standartlarını kabul etti. Bizim mücadelemiz standart öncesi 1. etapta oldu. Dünya standartlarında hatta dünya standartlarının daha önünde üretim yapan bir firma olduğumuzu akaryakıt dağıtım firmalarına defalarca anlattık ve sonunda onları ikna ettik. İkna ettikten sonra küçük kullanımlar, orta kullanımlar ve normal kullanımlara geçtiler. Bizim geçmişte kalite problemimiz olmadığı gibi bugün de hiçbir kalite problemimiz yoktur. Çünkü DB Tarımsal dünya standartlarında üretim yapan bir firmadır. 2010-2012 yıllarında iç piyasadaki satışların düşük gitmesinden dolayı kapasitemizin bir bölümünü yurt dışına sattık. İtalya’ya, Hollanda’ya, Romanya’ya ihracatlar yaptık. Bunlar Avrupa Birliği ülkeleri ve kabul edilmiş standartları var. Tabii, ihracat piyasası çok farklı, çok fazla oyuncu var. Bizim ilk yatırımımız olan tesis 20 bin ton kapasiteliydi.2013-2014 yılında ikinci yatırımımızı yaptık , ikinci tesisimiz 80 bin ton üretim kapasitesindedir. Şu an toplam kapasitemiz 100 bin tondur.
Üretiminizin ne kadarı iç piyasa, ne kadarı ihraç şu anda?
Şu anda kapasitemizi tamamen iç piyasaya veriyoruz. Yurt dışında çok oyuncular var. Yurt dışı ile rekabet etmek şu an için uygun değil. Özellikle uzak doğulu hammadde ve biyodizel üreticileri ile mücadele şu an çok zor. Bu işin temeli hammadde. Uzakdoğu’daki palm üreticisiyle Türkiye’deki yerli bitkisel yağ üreten tarım üreticisi rekabeti şu an mümkün değil. Biz Türkiye’de üretilen bitkisel yağlı tohumların işlenmesi sonucunda elde edilen yerli bitkisel yağlarla üretim yapıyoruz. Çünkü Maliye Bakanlığının verdiği bir destek var; ÖTV Muafiyeti. Maliye Bakanlığı yerli bitkisel yağ ile üretim yaparsanız, akaryakıttan aldığı ÖTV‘yi almıyor. Tabii ki sınırı var, maksimum %2 ‘dir. En son söyleyeceğimiz bir slogan var; Biyodizel projesi bir tarım projesidir. Türk tarımını ileriye götürecek bir projedir. Örneğin; Türkiye’de 2007 yılında üretilen aspir 20 tondu. Kooperatiflerle ve üniversitelerle ile yaptığımız çalışmalarla 10 bin ton üretim rakamına ulaştık.
Bunu alım garantisi vererek mi yapıyorsunuz?
Alım garantisi veriyoruz. Zaten bizim tarım ayağımızın en büyük avantajı da bu. Biz çiftçimizle ilk günden beri alım garantili sözleşme yapıyoruz. Çiftçinin tohumunu veriyorsunuz, tarlasını ziyaret ediyorsunuz, gübrelemesini, ilaçlamasına gerekirse yardım ediyorsunuz, destek oluyorsunuz. Aynı zamanda çiftçiye diyorsunuz ki: Tarlandan çıkan her ürüne her grama alım garantisi var.
Biyodizel sizin de söylediğiniz gibi ikiye ayrılıyor. Yakıt biyodizel ve oto biyodizel olarak. Türkiye’de bu alanda üretim ne durumda?
Önce yakıt biyodizeli söyleyeyim. Yakıt biyodizelin standardı 14213 standardıydı. Bu sürdürülebilir ve ekonomik olmadığından dolayı Türkiye’de hiç üretilmedi ve kendi seleksiyonuyla kaldı ve bu standart iptal edildi. Oto biyodizelde 14214 standardına geldiğimizde; şu an Türkiye’de bu standarda uygun yüksek kalitede üretim yapılmaktadır. Daha önce de belirttiğim gibi sadece biz 2015 yılında 65 bin ton üretim yaptık ve hepsini sattık. Kalite ve ulusal marker ile ilgili herhangi bir problem yaşanmadı. Önemli olan burada tarım ayağına destek vermektir. Bunun beraberinde hem çiftçi hem biyodizel üreticisi hem de ülke kazanıyor. Böylece ülkeye petrol girişini azaltıyorsunuz.
Biyodizelli trafikte araç görme imkanı nedir?
Şu anda Ege bölgesinde bu oran çok yüksek. Şayet dizel aracınız varsa büyük ihtimalle, yerli tohumdan üretilen biyodizeli kullanıyorsunuz demektir. Biyodizelin Türkiye’de daha yapılacak çok işi var. Kullanım zorunluluğu bunu destekleyecek unsurlardandır. Şu an Türkiye’de bizim teknolojik seviyemize yakın Marmara bölgesinde bir, Akdeniz bölgesinde bir firma olmak üzere 2 tane ciddi üretici bulunmaktadır. Onlar kendi bölgelerinde bu üretimleri yapıp, piyasaya arz ediyorlar. Talep halinde Marmara bölgesine de mal veriyoruz. 2012-2014 yılları arasında Trabzon, Samsun, Kırıkkale, Mersin, Batman, İstanbul, Marmara Ereğlisi, Aliağa olmak üzere bütün terminallere satış yaptık. Biz bu yapıyı kurduk. Esasında DB Tarımsal, biyodizelin ülkemizde gerçekten yaygınlaşması ve kullanımıyla ilgili akaryakıt firmalarını da ikna ederek kendi ana terminallerinde biyodizel kullanılmasını, hiçbir kalite problemi olmadan sağlamıştır. Firmalar da kalite problemi olmayan ve ticari avantajı olan biyodizeli şu an bu şekilde kullanıyorlar.
Biraz önce bahsettiniz ama biraz daha açmak gerekirse, DB Tarımsal tarım ayağında neler yapıyor?
Biz kimya fabrikasıyız, fakat bünyemizde ziraat mühendisi de var. Ziraat mühendisi ne yapıyor? Ziraat mühendisimiz kooperatifler ile birlikte çalışma zeminini oluşturuyor, tohum zenginleştirme çalışmasında bulunuyor, tarlaları ziyaret ediyor, uygun tarlaları seçiyor, her toprağa göre gübreleme yöntemleri uyguluyor, her tarlanın ilaçlama şekli farklı, ekildikten sonra bırakıp gitmiyorsunuz. Ondan sonra periyodik tarla ziyaretleri yapılıyor ve gelişimine bakılıyor, en iyi uygulama projeleri geliştiriliyor. Hasat noktasına kadar her kademeyi, her gelişmeyi teker teker izliyoruz. Bunları hem biz yapıyoruz hem anlaşmalı olduğumuz kooperatifler koordineli bir şekilde yapıyor. Daha sonra bir araya gelerek bir durum değerlendirmesi yapıyoruz ve doğru noktaya doğru tohumu seçmeye çalışıyoruz. Yani verimli üretim yapmaya çalışıyoruz. Çünkü burada verim çok önemli. Verimi yakaladığınız an başarıya ulaşıyorsunuz.
DB Tarımsal olarak 2016 yılı hedefleriniz ve 2017 yılı öngörüleriniz ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Petrol fiyatlarının şu sıra biraz yukarı çıkması ile birlikte motorin fiyatlarının artması bize bir yaşam alanı açıyor. 2017 yılındaki hedefimiz önce 2015 yılını yakalamak, akabinde tesis kapasitesinin tamamını satmaktır. Önümüzdeki yılın bütçe çalışmalarımızda bunu öngörebiliyoruz. Doğal olarak 2017 bizim için çok önemli yıl. Fakat 2017’de petrol fiyatlarının bu şekilde gideceği yönünde bir iyimserliğimiz var. Onu yakaladıktan sonrası çok daha kolay. Bunun dışında Türkiye’nin iki farklı lokasyonunda tesis yatırım planlarımız var. Uygun piyasa şartları oluştuğunda tesisler kurulacak. Tüm bunların ötesinde biz DB Tarımsal Enerji olarak kendi sektörümüzde en iyi olmak istiyoruz. Daha önce de ifade ettiğim gibi Biyodizel Türkiye için bir tarım projesidir ve önü açıktır, tarımın ve beraberinde sanayinin gelişmesinde anahtar olacaktır.