SERA YATIRIMCILARI VE ÜRETİCİLERİ BİRLİĞİ YÖNETİM KURULU ÜYESİ GAYE NESLİHAN BUDAKLI
Tarımsal üretimde kullanılan kimyasal ilaçlar, son yıllardaki kanser oranlarının ciddi artışının sebeplerinden biri olurken, kimyasal ilaçlamaya karşı biyolojik mücadeleyi seçen üretici tüketiciye doğal yöntemlerle üretilen gıda güvenliği ön planda , izlenebilirliği mümkün ürünler piyasaya sunmaktadır..
Kimyasal ilaçlamada hem üreticilerin sağlığının ciddi şekilde riske girmekte, hem de tüketicilerin kimyasal yöntemler kullanılarak üretilen ürünleri tükettikleri zaman, farkında olmadan sağlıklarını tehlikeye atmaktadırlar. Bilindiği gibi bitkiler başta olmak üzere hayvanlar ve insanlara zarar veren organizmalara karşı kullanılan ilaçlar; insan ve hayvan sağlığının tehdit edilmektedir.
Bilinçsiz ve kontrolsüzce atılan kimyasal ilaçlar; gıda maddelerinde ilaç kalıntıları bırakması, doğal düşmanların ve yaban hayatın öldürülmesi sonucu; doğal dengenin bozulması, ana zararlı olmayan bazı potansiyel zararlıların ana zararlı durumuna geçmesi, kültür bitkilerinde fitotoksiteye neden olması, sık ve gereksiz ilaçlamalarla mücadele masrafının artması ve hava–su toprak kirlenmesi gibi birçok olumsuzlukları ortaya çıkarmaktadır.
Bu olumsuzlukları gidermek veya en aza indirmek için de kimyasal savaşıma alternatif çağdaş, çevre dostu yöntemlere geçilmekte ve bu yöntemlerin en başında da biyolojik mücadele gelmektedir. Konuyla ilgili sıkça bahsedilen Entegre Mücadele ve Biyolojik Mücadele aslında iç içe kavramlardır.
Entegre mücadele, insan sağlığına ve doğaya zarar vermeden, zararlı popülasyonları ekonomik zarar eşiğinin altında tutan ve tüm zararlı mücadele yöntemlerini kapsayan bir sistemdir.
Biyolojik mücadele ise, entegre mücadelenin temelini oluşturan, zararlı popülasyonlarını minimum düzeyde tutmak amacıyla, ajanlar olarak adlandırdığımız faydalı böceklerin ve akarların kullanımını içeren sistemdir. Kısaca zararlı bir organizmayla, bunun düşmanı olan başka bir canlıdan faydalanmak suretiyle yapılan savaşa denir.
Geçmiş yıllarda Avrupa’da ciddi bir şok etkisi yaratan tarımsal ürünlerdeki kalıntı problemi, biyolojik mücadeleye çok ciddi bir ivme kazandırmıştır. Tüketici ve üretici toplulukları gıda güvenliği ön planda ürünleri yetiştirmeye odaklanmıştır. Değişen ekonomi ve pazarlama desenlerine de bakıldığında taleplerin güvenli gıda üzerine değiştiği bir döneme geçilmiştir.
Günümüzde gıda güvenliğinin çok önemli hale gelmesi, her geçen gün biyolojik mücadele ile üretimin dünyanın her tarafına yayılmasını sağlamaktadır. Türkiye’de bulunan Topraksız tarım üretiminin de son yıllarda yaygın olarak biyolojik mücadele uygulaması yapılmaktadır. Yakın zamanlarda çıkan pestisit kalıntılı sağlıksız ürün haberlerin aksine ülkemizde bu üretim şekli Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığının belge – denetim ağı ve destekleri ile etkin bir şekilde kullanılmakta ve bu metotla elde edilen sağlıklı ürünler iç ve dış piyasada tüketiciyle buluşmaktadır.
Konvansiyonel tarımın aksine topraksız tarım metodunda kimyasal kullanımı çok düşük düzeyde ve Bakanlık Kontrolündedir , biyolojik mücadele ve arılı sistem uygulanarak üretilen ürünler ise açık alanda yetişen ürünlerden çok daha SAĞLIKLIDIR..