Yaptıkları otel yatırımlarıyla Kuzey Kıbrıs turizminin gelişmesine büyük katkıda bulunduklarını dile getiren NET Holding Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi ve Genel Koordinatörü Hande Tibuk, son iki senedir Balkan ülkelerine açılımlar yaptıklarını, orada yatırım fırsatları gördüklerini vurguladı.
NET Holding Türkiye’de turizme yatırım yapan önemli kuruluşlardan birisi. Kuzey Kıbrıs turizmine de yaptığı otel yatırımlarıyla damgasını vuran NET Holding’in Yönetim Kurulu Murahhas Üyesi ve Genel Koordinatörü Hande Tibuk ile NET Holding’in hedeflerini konuştuk.
Türkiye’nin mevcut turizm potansiyelini konuşarak söyleşimize girizgah yapalım isterseniz…
Türk turizminin potansiyeline tamamen ulaştığını düşünmüyorum. Türk turizminin daha gelişecek çok alanı var. Çok daha yüksek rakamlara turizm geliri olarak ulaşabiliriz. Ama maalesef turizm, gelir olarak önemsenen bir sektör değil ekonomi içerisinde. Ekonomiye yaptığı katkılar pek fazla görünmüyor. Turizmle ilgili gazetelerde ya da diğer mecralarda özel muhabirler yok, araştırmalar yok. Oysa Turizm öncelikle döviz girdisi sağlıyor. Cari açığın çok ciddi kısmını turizm gelirleriyle kapatıyoruz. Turizm cenneti bir lokasyondayız. Her türlü turizmin yapılabileceği bir lokasyona sahibiz. Daha eksiklerimiz var. En büyük eksiğimiz de tanıtım ve imaj. Biliyorsunuz bir kriz dönemini geçirdik. Gelmeyen kalmadı başımıza. Türk milleti ve Türk ekonomisi olarak bütün bunları atlatabilecek dirayetimiz olduğunu da düşünüyorum. Bunları atlattık. Şimdi bir seçim belirsizliği, seçim baskısı var. Onu da birkaç hafta içinde atlattıktan sonra yolumuza bakacağız. Bu sene sanıyorum turist sayısı olarak 2015 rakamlarına gelinecek. Belki gelir olarak olmayacak. Çünkü fiyatlar düştü. Normaldir; toparlamaya çalıştığınızda fiyat düşürüp cazip kılmaya çalışırsınız. Ama bizim en büyük gücümüz de rekabet ettiğimiz destinasyonlara göre fiyat karşılığında verilen hizmetin kalitesidir. Bir Yunanistan, İspanya veya Mısır’la kıyaslandığında Türkiye cazibesini koruyor. Her zaman bu devam edecektir. Tesislerimizin yeni olması ve tesislerimizin yenileniyor olması büyük bir avantaj. Misafirperverlik ve hizmet kalitesi de bir artıdır. Turizm sektöründe çalışmaya başladığımdan beri maalesef tanıtım konusunda hep eksik kalmışız. Ama bu Türk milletinin genel problemi. Dünyada Türk lobisi yoktur. Bütün uluslararası politik sorunlarda derdimizi anlatmakta zorlanıyoruz. Ya da bir baskı kurmakta, ağırlık koymakta zorlanıyoruz. Herhangi bir olumsuz olay olduğunda anti demokratik ülke havası batıda oluşturuluyor. Orada bire bin de katılıyor. Burada bizim çok profesyonel firmalarla çalışmamız lazım. İmaj konusunda çok fazla araç var. Sosyal medya, internet vb. kullanılması lazım.
İmaj sorununun bakanlık düzeyinde mi çözülmesi lazım?
Ben bu sorunun illa bakanlık düzeyinde çözülmesi gerektiğini düşünmüyorum. Sektör kendi içinde yapabilir bunu. Ben Türkiye Turizm Yatırımcıları Derneği’nde de görev aldım. Şimdiki yönetim diğer turizm kuruluşlarıyla Turizm Bakanlığı çatısı altında bir turizm istişare kurulu kuruldu. Yıllardır konuştuğumuz bir çalışmaydı, sektör için hayırlı olacaktır. Sektörün içinde faaliyet gösteren herkesin dahil olduğu bir sistem kurulmalı, ortak bir bütçe oluşturulmalı ve bu bütçe de profesyonel bir şekilde harcanmalıdır. Yılın her ayı her bölgede çeşitli etkinlikler planlayıp bunları pazarlayarak Türkiye’yi daha cazip hale getirebiliriz.
Aslında Türkiye’nin 12 ay turizm potansiyeli var…
Biz bu konuda çok şanslıyız. Türkiye’nin bulunduğu konum ve iklim açısından çok şanslıyız. Dört mevsim yaşanıyor. Kayak turizmi gelişiyor yavaş yavaş. Yeni kayak merkezleri açılıyor. Dağlarımız var ama daha çok tesisin açılması lazım. Bu tesislerin özellikle Avrupa’da pazarlanması gerekiyor. Kayak turizminin de 12 ay düşünülmesi lazım. Avrupa’da bunun örnekleri var. Kayak merkezleri yazın da spor ve toplantı/kongre etkinlikleriyle otellerini dolduruyorlar. Bizim de bunu yapmamız lazım. Sağlık turizmi konusunda çok iyiyiz. Bunu daha çok büyütebiliriz. Kongre turizminde çok iyiydik, üst sıralara gelmiştik fakat kriz ve terör olayları olduktan sonra en başta kaybettiğimiz segment kongre turizmi oldu. Bunu aşmak için huzur gerekiyor. Deniz, kum, güneş turizmi zaten var. Ancak Kapadokya hala yeterince tanınmış bir bölge değil. Yani Kapadokya’da 7 gün konaklama yapılır ve 7 gün dolu dolu geçebilir. Orada butik oteller gelişti ama daha büyük oteller gelmedi. Hala Antalya kadar gelişmedi ama gelişmeli.
Turizmde yatırımcı profilinin sürekli değiştiğine yönelik bir algı var. Bunu neye bağlıyorsunuz?
Açıkçası yatırımcı profilinin değiştiği fikrine ben katılmıyorum. Genellikle inşaat sektöründen yatırım yapanlar var. Bunların birçoğu belki kurumsal olarak oturmuş, markalaşmış olmasa da iş başında deneyerek, yaşayarak öğrenmiş çok başarılı örnekler olduğunu düşünüyorum Türkiye’de. Bir de işletme firmaları var, danışmanlar var. Yani sektör böyle bir imkan da sunuyor. Siz otelcilikten hiç anlamayabilirsiniz ama yatırım yapabilecek gücünüz vardır; bir danışman tutarsınız, o size bir ekip kurar marka olmadan da başka bir markadan franchise alırsınız… Bunlar gelişiyor. Özellikle son 10 senede bizim ikincil dediğimiz Anadolu şehirlerinde böyle gelişmeler oldu. Otel yatırımları oldu. Çünkü orada bir talep, bir eksiklik vardı. Bu arada uluslararası otel zincirleri işletme sayılarını artırmak için yatırımcı arıyorlar. Bu yatırımlar şehir otelciliğinin gelişmesine neden oldu. Bunun daha da gelişeceğini düşünüyorum. Bu anlamda İstanbul da çok gelişti. İstanbul’a gelmeyen 5 yıldızlı otel zinciri kalmadı neredeyse.
Onlar geliyor da biz onların ülkelerine gidebiliyor muyuz yatırımcı olarak. Mesela sizin gibi geçmişi eski olan, deneyimi olan gruplar yurtdışında yatırım anlamında neler yapıyor?
Aslında yurtdışında yatırımlar yapan Türk yatırımcılar var, Almanya ve Amerika başta olmak üzere. Ama bunlar çok büyük yatırımlar değil. Biz Net Holding olarak Kuzey Kıbrıs’ı 20 yıl önce kendimize hedef olarak seçtik. Burada potansiyel gördük. Öngörü sahibi bir şirketiz; Besim Bey (Tibuk) sağ olsun. Net Holding 80’li 90’lı yıllarda Türkiye’de turizm gelişmesine ne kadar büyük katkıda bulunduysa, 2000’li yıllarda da Kuzey Kıbrıs turizmine büyük yatırım yaparak gelişmesine katkıda bulunduk. Biz orada hem otel yatırımı yaptık hem de pazarlama faaliyetleriyle, düzenlediğimiz turnuvalarla Kıbrıs’ın tanıtımına ciddi katkılar sağladık. Bununla da övünüyoruz. Sürekli yeni projeler üretiyoruz. 7-8 sene önce Texas Hold’em projeleri başlattık. Turnuva turizmi ile ambargo deliyorsunuz. Kuzey Kıbrıs’ın durumu ortada… Burada mümkün olduğunca birebir, proaktif pazarlama yapıyoruz. Birçok yerde temsilcilerimiz var. Kıbrıs’ı anlatıyoruz, tanıtıyoruz. Biz bunu bireysel olarak yapıyoruz. Bunun meyvesini de görüyoruz. Bize talep artıyor, tabii, Kuzey Kıbrıs’a gelen talep de artıyor. Dolayıyla biz Kuzey Kıbrıs’ta çok önemli bir noktaya geldik. Son iki senedir Balkan ülkelerine açılımlar yaptık. Orada fırsatlar görüyoruz. Özellikle Karadağ’ı bir Kuzey Kıbrıs gibi düşünüyoruz. Hatta Kuzey Kıbrıs’tan daha büyük avantajları var. Ulaşım sıkıntısı yok. Oraya ulaşım her yerden rahat bir şekilde var. En büyük sorunu 3 ay gibi kısa bir sezonu olması. Ama kültürü, doğası ve tarihiyle potansiyeli var.
Karadağ Balkanlar’daki yatırımlarınız için merkez üssü mü olacak?
Orası ilk oldu. Karadağ’da Budva ve Podgorisa’da şu an iki casino işletiyoruz, henüz otelimiz yok. Başlangıç olarak küçük adımlarla ülkeyi tanımak istiyoruz. Sonra daha büyük yatırımları düşünebiliriz. İleride otel yatırımı yapabiliriz diye düşünüyoruz. Bulgaristan sınırında Svilengrad Kasabasında yeni bir otel ve casino açtık. Merit Grand Mosta… 83 odalı beş yıldızlı… Bölgenin en iyi, en lüks oteli… Eksiklik vardı orada. Makedonya, Sırbistan, Bosna Hersek, kısaca Balkanlar’da yatırım fırsatlarını araştırıyoruz şu anda. Zaten Türk yatırımcısı Karadağ ve Hırvatistan’da varlık gösteriyor. Biz de turizm tarafında bu ülkelerde var olacağız.
Eğlence sektörü bildiğiniz gibi turizmle entegre olan bir sektör. Eğlence sektörü gelişiyor mu, geriliyor mu sizce?
Ben rakamsal olarak incelemedim ama kendi gözlemlerime göre bakıyorum; özellikle İstanbul’da konserler, festivaller, etkinlikler çoğaldı gibi geliyor bana. Tabii, son senelerdeki terör bunu biraz baltalamıştı. Ama şimdi müzikaller var artık. Londra, Paris, New York gibi şehirlere baktığımız zaman sanatsal ve kültürel etkinliklerin sürekli olduğunu görüyoruz. Bu turizm için de önemli. Bizde de insanlar daha çok tiyatroya, müzikallere vb. gitmeye başladı. Dolayısıyla eğlence sektörünün daha iyi bir konumda olduğunu düşünüyorum. Bu sadece İstanbul için değil diğer turistik merkezlerimiz için de geçerli.
Kuzey Kıbrıs’ta malum bir ambargo var ve ona rağmen orada bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Lokomotif sektörler olarak turizm ve eğitim sektörleri de gelişiyor. Ancak yerel halk Kuzey Kıbrıs’ın casinolarla anılmasından biraz rahatsız gibi…
Orada çok yanlış bir algı var. Casino öcü mü? Orada özellikle basında negatif bir propaganda var casino konusunda. Ama casino olmazsa turizm gelişemez. Bu kadar basit. Kuzey Kıbrıs yavru vatan. Bir turizm destinasyonu için ne isteniyorsa her şey var. Sadece ulaşım sorunu var. Bizim özel uçağımız da olsa önce Türkiye’ye iniyor, sonra tekrar kalkıp Kuzey Kıbrıs’a iniyor. Biz bazı misafirlerimizi böyle aldırıyoruz. Lübnan’dan, Dubai’den böyle geliyorlar. 2003’te Kuzey ile Güney arasındaki sınırı açtılar, geçişe izin verdiler. 2003’e kadar Kuzey Kıbrıs’a gelmek çok zordu. Hiç değilse şimdi 2003’ten beri Rum kesimi Larnaka’ya iniliyor, oradan da bizim otelimize 1,5 saatte gelinebiliyor. Bu çok pozitif oldu. Son yıllarda bizim Türkler dışında yabancı müşteri portföyümüz de arttı bu sayede. İsrail pazarının payı son dönemde çok ciddi arttı. Fakat ciddi bir problem yaşıyoruz şu anda. Çünkü Rumlar haksızlık yapıyor. Grup halinde gelen yolcuların Larnaka’dan Kuzey Kıbrıs’a geçeceğini anladığı zaman geri gönderiyorlar. Biz gerekli önlemleri alıyoruz bir sıkıntı yaşamamak için ama bunu yapıyorlar; özellikle İsraillilere yapıyorlar. Aslında bunu yapma hakkı yok. Rum tarafına gelen herhangi bir insan o sınırdan geçme hakkı var. Burada Kıbrıs Türk hükümeti sesini çıkarmıyor. Buna ses çıkarmamız lazım bizim.
İstihdamla ilgili politikanıza da değinelim biraz… Toplamda kaç kişi istihdam ediyorsunuz? Yetişmiş insan gücünün sağlanmasında siz nasıl bir çözüme sahipsiniz?
Bizim Net Holding olarak Merit markasıyla Kuzey Kıbrıs’ta 6 otel, 5 casino işletmemiz, Balkan ülkelerinde de 1 otel ve 4 casino işletmemiz var. Onun dışında iki firmamız hala Türkiye’de faaliyetlerine devam ediyor. Holding merkezimizle beraber yaklaşık 4 bin kişi çalışıyor. Hizmet sektörü insan odaklı. İnsanla temin ediliyor hizmet. Bizim için de çok önemli. Çünkü en üst seviyede hizmet veriyoruz. Tesislerde çalışan çok sayıda personelin kalifiye olması gerekiyor. Biz bu personeli kendi içimizde yetiştiriyoruz. Bizim bütün yönetim kadromuz hep içimizden yetişmiştir. 10 yıldır, 20 yıldır, 30 yıldır beraber çalıştığımız yöneticilerimiz var. Ben bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu konuda başarılıyız çünkü insana değer veren bir kuruluşuz en başta. Personelimizi memnun tutarsak, misafir memnuniyeti de maksimum olur. Bunun farkındayız. Muhtemelen özellikle Kuzey Kıbrıs’ta sunduğumuz imkanları hiç kimse sunmuyor. Gerçek bir ekip çalışmasıyla bir aradayız.
Seçim sonrası için her kesimin bir beklentisi var, turizm sektörünün sizce beklentisi nedir?
Yatırımcının önünü açacak adımların atılması gerekiyor. Teşvikler var ama bürokratik engellerin kaldırılması gerekiyor. Türkiye’nin imajını da düzeltmemiz gerekiyor. Seçimlerden sonra bir rahatlama geleceğini düşünüyorum genel olarak. İktidara kim gelirse gelsin bir belirsizlik ortadan kalkacak. Belki finansal piyasalarda bir çalkantı olabilir ama bir rahatlama olacaktır.