URAS HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI MURAT ÖZAVŞAR
GLOBAL PAZARLARDA GÜCÜMÜZE GÜÇ KATARKEN, YEREL PAZARLARDA HALKA ARZ İLE DAHA DA GÜÇLENECEĞİZ!
Holding bünyesindeki tüm firmaların neredeyse yüzde yüze yakın büyüme gösterdiğini dile getiren Uras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özavşar, holding olarak çok güçlü bir konumda olduklarını, gerçekleştirecekleri halka arzla birlikte daha da güçleneceklerini vurguladı.
Kimya sektöründe 20 yılı aşkın bir süredir üretim gerçekleştiren Uras Holding büyümeye devam ediyor. 2021 yılında grupta yer alan tüm firmalarının, yüzde yüze yakın büyüme kaydettiğine dikkat çeken Uras Holding Yönetim Kurulu Başkanı Murat Özavşar ile yatırımlarını ve hedeflerini konuştuk.
Son dönemde yaşanan ekonomik sorunlar sanayicimizi ihracata yöneltti. Ama sanayicimiz ciro ve satış patlamasına karşın artan maliyetler nedeniyle kar marjlarının ve stokların eridiğinden yakınıyorlar. Siz bugünkü tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Amerika’dan Japonya’ya kadar birçok ülke parasal genişlemeye gitti. Para bolluğu emtia fiyatlarında yükselişe yol açtı. Türk lirasının dolar karşısında yaşadığı devalüasyon ihracatçı firmalar açısından kur avantajı yarattı. Türk ihracatçısı için Emtia değerlerindeki artış ciroların artmasına aynı zamanda dolar kazanan sanayici için TL cinsi giderlerin düşmesine sebep oldu. Asgari ücrete yapılan zam personel giderlerinin artması, Kira fiyatlarındaki aşırı yükseliş, enerji ve akaryakıt fiyatlarının artması gibi nedenler ekonomimiz ve üretici firmalar açısından oldukça zorlu bir dönem geçirmemize sebep oldu. Ekonomide fiyatlar bir kere dalgalandı mı suların durulması uzun zaman alıyor maalesef.
Diğer taraftan ihracatta en önemli unsur birim maliyetlerinin doğru yönetilmesidir. Dünya büyük bir pazar ve ihracattaki konumumuzu doğru belirlemek zorundayız.. Hammadde tedarikçilerine baktığımızda; fiyatların belirlenmesinde Hindistan ve Çin ‘in etkinliğini görebiliyoruz. Türkiye’deki üretim maliyetleri döviz kurlarındaki yükselişten dolayı negatif etkilendi. Enflasyonda ÜFE-TÜFE makasının şubat ayı verileriyle birlikte daha da açılacağını düşünüyorum. Üretici fiyatlarında artışlar ivmelenerek devam edecektir. Kısa vadede bu artışları müşteri ve fiyatlara yansıtmamız iç piyasada söz konusu değil. Bundan dolayı iç piyasada karlılık ve marjlar negatif etkilenecektir. Tekstil sektöründe ihracat ağırlıklı firmaların karları ise doğal olarak pozitif etkilenmeye devam edecektir.
Peki, önümüzdeki dönemde bu tablo nasıl şekillenecek?
Bu dönemdeki riskler; 1- Hammadde fiyatlarındaki olası yükselişler 2- Türk lirasının döviz karşısında aşırı dalgalanması ve düşüşler 3-Dünyadaki savaşlar 4- Fed’in faiz artırımları olası en büyük riskler. Bu saydıklarımın her biri piyasayalar ve ihracat rakamları açısından belirleyici faktörler olacaktır. Biz üretici firmalarda riskleri genel giderler dengesini de dikkate alarak iyi yönetmek zorundayız. Burada yurt dışı satışlarda sigorta vb. enstrümanların kullanılması, riski düşük pazarlarda daha özel fiyatlar verilmesi, riski yüksek olan pazarlarda bu dönem için daha yüksek kar marjlarıyla hareket etmek daha doğru olacaktır. Sonuç olarak dünyada kriz ortamı söz konusu iken ihracat beraberinde yüksek riskleri de getirmekte. Ancak risklerin doğru şekilde yönetilmesi ve minimize edilmesi için önlemlerimizi aldık. Ayrıca kar marjı yönetimi ve doğru pazar seçimiyle bu riskler aşağıya çekilmektedir.
Bildiğiniz gibi özellikle son iki yıldır Afrika kıtası Türkiye için alternatif pazar olarak belirdi…
Afrika pazarı büyüyor ama Türkiye’de artan maliyetler rekabet gücümüzü aşağıya çekiyor. Özellikle Hindistan menşeili firmaların fiyatları daha rekabetçi hale geldi. Bu firmalar fiyat rekabetinde çok agresifler olabiliyorlar. Fiyatlar arasında oluşan makas her geçen gün daha da açılıyor. Hindistan menşeili firmaların rekabet gücü sadece bizi değil, Çin menşeili firmaları da zorlar hale geldi. Hindistan’ın Çin’e karşı en önemli avantajı nakliye gibi görünse de Çin’in ülke içi maliyetlerinde de bir yükselme var. Bizim tarafımızda yüksek ürün kalitemizin yanında nakliye maliyetleri ve Çin’e uygulanan kotalar sayesinde Çin’e karşı bir avantaj sağlıyoruz. Nakliye fiyatlarındaki avantajımızın sürmesi ihracatımızın artmasına yardımcı olacaktır. Bu hem Afrika için hem de Avrupa için geçerli. Ancak bu durum beraberinde rakiplerimizin mevcut ülkelerde yeni organizasyonlar kurmasına, ihracat pazarlarımızda yeni firmaların oluşmasına, üretim yoluyla yerel üreticilerin artmasına neden olabilir. Uzun vadede avantajlarımızın ortadan kalkabileceğini göz önünde bulundurarak, buna göre stratejiler belirlemekteyiz.
Peki, bu size orta ve uzun vadede bir artı getirir mi?
Nakliye fiyatlarındaki artış orta ve uzun vadede yerel üreticiler açısından büyük avantaj sağlayacaktır. İçinde bulunduğumuz sektörde ihracatını yaptığımız ürünlerin girdi ve maliyetlerinin ithalata bağlı olmaması bizim açımızdan büyük avantaj.
Daha önceki röportajımızda Amerika ile ilgili planlarınızdan söz etmiştiniz. Bugün Amerika’daki konumunuz nedir?
Uras Holding olarak global pazarlardaki yüksek ürün kalitemiz ve çok çeşitli ürün yelpazemiz ile ihracatımızı 27 ülkeye taşıdık.
Bunların içerisinde Amerika sektördeki en büyük pazar olması dolayısıyla ayrıca önem taşımakta. Dönemler arası karşılaştırmalı tablolarda yapılan incelemelerde Amerika’ya olan ihracatımız her çeyrek dönemde ciddi artış kaydetti. Bu gelişimi sağlamış olmamızın en önemli sebebi ABD- Houston’daki organizasyonumuzu tamamlamış olmamız. Satış, pazarlama depo vb. süreçler tamamlandı ve firmamız eksiksiz olarak faaliyete geçti.
Bununla beraber yeni pazar araştırmalarımızın pozitif geri dönüşlerini almaya başladık. Güney Amerika’da önemli yatırımlarımız var. Kısaca dünyada önemli gördüğümüz her noktada organizasyonumuzu genişletiyoruz ve yerel olarak üretime geçmeyi planlamaktayız. Uzak mesafelerde lojistik vb. dezavantajlarla karşılaşmak yerine yerel organizasyonlar kurmak çok önemli. Bu sayede Çin basta olmak üzere tüm uluslararası rakiplerimize üstünlük sağlayabiliriz.
Peki, ABD istese de bugünden yarına sanayiciliği tekrar canlandırabilir mi?
Sanayicilikten çıktıktan sonar herhangi bir ülkenin hızla geri dönüş sağlamasını beklemek gerçekçi olmaz. Bu organizasyonun tekrar planlanması ancak bir zorunluluk ardından hızla yürürlüğe alınabilir.
Türkiye de yakın tarihte sanayicilikten çıkalım mı çıkmayalım mı tartışmasını yapmıştı…
Dünyada tekrardan bir güç dönemine giriyoruz. Bu dönemde ekonomisi güçlü olan ülkeler avantajlı konuma geçecek. Ekonominin gücü de sonuçta üretimden geçiyor. Özellikle savunma sanayi üretiminin daha da önemli hale geleceğini düşünüyorum. Üretiminin en az %30’u savunma sanayii üretiminden gelen ülkelerin daha güçlü olacağı kanaatindeyim. Üreticilerin tekrar değerli olduğu döneme giriyoruz. Bugüne kadar hammadde fiyatlarının ve lojistik maliyetlerinin artması, aynı zamanda hem üreticileri hem de ticaret yapanları zorluyordu. Son yıllarda üreticiler kendi değerlerinin farkına vardılar. Yüksek kaliteli ürünlerin fiyat ve üretim miktarlarının belirlenmesi daha da önemli hale geldi. Benim kanaatim önümüzdeki 10-15 yıllık periyodda üretim yapan firmaların daha güçlü konumda olacağıdır.
Firmalarımızın sermayelerindeki azalışlar sonrasında halka arzlarda bir artış gözlemliyoruz. Siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Halka arz planlamanız var mı?
Halka arzı sadece sermaye sağlamak olarak düşünmemek lazım. Ortak sayısının artması şirketler için çok faydalı. Dünyada birçok dev şirketin ortak sayısının fazla olması büyümelerindeki en önemli unsurlardan biri. Uluslararası dev şirketlerin çoğunda patron yok. Türkiye’de ise bir firmanın tek sahibi olmak kulağa hoş geliyor ama şirketi büyütmekte, doğru sistem oturtmakta en büyük engellerden biri de bu zihniyet yapısı. Ayrıca halka arzlar düşük maliyetli finansman kaynağının sağlanması dışında, şirketlerin kurumsallaşmasına, bilinirliğinin artmasına, şirketlerin müşteri tedarikçi ve finans kuruluşları nezdinde kredibilitelerinin artmasını sağlamaktadır. Bu sayede hem şirketimiz rekabet gücünü artıracak hem de gerçek değerinin ortaya çıkması sağlanacaktır.
Yurt dışındaki pazarlarda varlığınızı derinleştirmek adına veya sıfırdan giriş yapmak adına ortaklık veya satın alma gibi düşünceniz var mı?
Şu anki mevcut organizasyonumuzda dış pazarlarda kurduğumuz firmalarla faaliyetlerimiz devam ediyor. Karşımıza çıkacak satın alma ve ortaklık fırsatlarını değerlendireceğiz.
2021 nasıl bir yıl oldu sizin için?
Pandemi koşullarının devam ettiği 2021 yılında, hammadde temini, üretim planlama ve lojistik konularındaki zorluklara karşın grup şirketlerimizin tamamında büyümeye devam ettik.
Bu zorlu dönemde mevcut ve yeni müşterilerimizin ürün taleplerini zamanında karşılamaya özen gösterdik. Uzun yıllardır karşılıklı güven temelinde iş ortaklığımızı oluşturduğumuz müşterilerimiz ile güçlü olan bağlarımızı daha da sağlamlaştırdık.
Önümüzdeki dönemde de kaliteli ve zamanında ürün tedariki ile müşterilerimizin çözüm ortağı olmaya devam ediyor olacağız.
İstihdam politikanızda bir değişiklik var mı?
Kurulduğumuz ilk günden beri büyüme yönündeki tüm planlarımızı uygulamaya geçirdik. Şu an 500 çalışana istihdam sağlamaktayız. 2023 hedeflerimizde büyüme yönündeki planlarımız doğrultusunda istihdamımızı iki katına çıkartıyor olacağız.
İçinde bulunduğunuz sosyal projeler var mı?
Ülkemizin geleceği olan gençlerimizin eğitim hayatlarında desteklenmesinin toplumsal bir sorumluluk olduğuna inanıyorum. Eğitim hayatı umutların yeşerdiği, hayallerin kurulmaya başlandığı ve geleceğin şekillendiği bir dönem. Gençlerin gelecek için planlar yaptığı bu dönemde finansal olarak da desteklenmesi oldukça önemli. Bizde Uras holding olarak başarılı öğrencilere karşılıksız olarak burs vermeyi misyon edindik.
Eğitim hayatını desteklemek amacı ile burs verdiğimiz öğrencilerimizin iş hayatına ilk adımlarında Uras Holding bünyesinde imkanlar sunarak destekçileri olmaya da devam ediyoruz.