Doğa ve sağlık turizminin yeni merkezi konumundaki İnegöl’e her yıl yüzbinlerce turistin geldiğini söyleyen İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “Şehrimizin bu değerlerini daha da parlatma, İnegöl’e sanayi ve tarım şehri unvanının yanında turizm kenti unvanını da kazandırmanın gayreti içerisindeyiz” dedi.
Şifalı incisi Oylat Kaplıcaları, Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) tesisleri, tarihi değerleri ve yaylaları ile akıllarda yer eden İnegöl, sağlık ve doğa turizminde Türkiye’nin yeni merkezi olarak nitelendiriliyor. Eşsiz doğallığıyla Anadolu’nun izlerini günümüze taşıyan modern bir kent hüviyetindeki şehir, adeta görenleri kendine hayran bırakıyor.
Ülke ekonomisine sağladığı katkıyla sanayisi, bereketli topraklarının kokusunu taşıyan ürünleriyle tarımı, damaklarda bıraktığı lezzetle köftesi tartışmasız bir değer olan İnegöl, sağlık ve doğa turizminde de kendini ispatladı. Şifalı sularıyla Oylat Kaplıcaları, Türkiye’nin en uzun mağarası olma özelliği taşıyan Oylat Mağarası, asırlar öncesini günümüze taşıyan tarihi eserleri ve geçmişe ışık tutan müzeleri, adrenalin tutkunlarını kendine hayran bırakan Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM), eşsiz doğal güzellikleri, yaylaları ve kanyonları, Bakmaca travertenleri ile İnegöl, turizmin parlayan yıldızı olarak göz kamaştırıyor.
İnegöl’ün şifalı incisi Oylat Kaplıcaları; dertlere derman olan kaynak suyuyla birlikte yeşil örtüsü ve bol oksijeniyle de adeta bir terapi merkezi. Şehir merkezine 27 kilometre uzaklıkta bulan Oylat; çam, gürgen, meşe, kestane, ıhlamur, kavak, çınar ağaçları ile kuşburnu ve böğürtlen bitkilerinden meydana gelen ormanlarıyla ziyaretçilerine doyumsuz doğa güzellikleri ile huzur sunar. Oylat civarında bulunan kalıntılar, kaplıcanın Roma dönemine kadar uzandığını göstermektedir. Nitekim Oylat’ın keşfini anlatan bir rivayete göre; zamanında Oylat’ın bulunduğu yerlerin hakimi olan Bizans hükümdarının kızı ölümcül bir hastalığa yakalanır. Hükümdar kızını çok sevmektedir ve bu hastalıktan kurtulmak için elinden gelen bütün imkanları kullanır. Kızının hastalığına derman bulabilmek için çevredeki bütün hekimleri seferber eder fakat kimse bu kızcağıza çare bulamaz. Kızın durumu git gide kötüleşir. Sonunda kızının gözünün önünde erimesine dayanamayan hükümdarları için hekimler ormanların içinde Oylat Kaplıcalarının bulunduğu yere getirip kızı bırakırlar. Bırakırken kıza “öl-yat” derler. Kız burada durduğu süre boyunca kaplıcanın suyuyla yıkanır ve zaman içinde hastalıklarının iyileştiğine, suyun kıza şifa getirdiğine inanılır. Bu kaplıcanın isminin de “öl-yat” söyleminden geldiği düşünülmektedir.
Oylat’ın şifalı suları; cilt hastalıkları, romatizma, tansiyon, eklem iltihaplanması, strese bağlı rahatsızlıklar, kireçlenme gibi hastalıkların tedavisine yardımcı olur. Oylat Kaplıcaları şifalı sularının yanında Oylat Vadisi ile yeşillikler içinde eşsiz doğa manzaralarına sahiptir. Oylat’ın içinde bir Pazar da mevcuttur. Çevre köylülerin doğal ürünlerini sattığı, gelenlerin hatıra olarak alabileceği hediyelik eşyaların bulunduğu Pazar köy pazarı niteliğindedir. Oylat’ta konaklamak için de farklı tercihler yapabileceğiniz tesisler, oteller ve apartlar mevcuttur.
Oylat Bölgesinde 3 milyon senelik tamamı ile doğal oluşum olan Oylat Mağarası da ziyaretçilerden büyük ilgi görüyor. Toplam uzunluğu 750 metre, yüksekliği ise 93 metre olan mağara; astım, nefes darlığı, bronşit gibi rahatsızlıklara iyi gelmektedir. İçeride göreceğiniz sarkıt ve dikitlerin 1 santimetresi 16 yılda oluşmaktadır. İçerisinin sıcaklığı yaz kış +18 derecedir ve nem yüzde 90’dır.
İnegöl, bulunduğu konum itibariyle tarihe şahitlik etmiş bir bölgedir. Osmanlı’nın beylikten devlete geçişinin en yakın şahitlerinden olan şehir, o dönemlerden bu yana izleri hala taşıyor. Osmanlı hanedanının ilk şehidi de İnegöl’de metfundur. Osmangazi’nin yeğeni, Savcı Bey’in oğlu Baykoca, 1268-1284 yılları arasında yaşamış. Bir ilkbahar gecesi Osman Bey’in bir miktar kuvvet ile ansızın kaleyi basmak için yola çıktığını haber alan Rum tekfuru, pusu kurarak onları bekler. Pusu kurulan yerde kanlı bir savaş olur. Bu savaşta Baykoca 16 yaşında şehit olur. Bu savaş, Osmanlı tarihinin de başlangıcı sayılmıştır. Tarih 9 Mart 1284. Baykoca, Osmanlı soyundan verilen ilk şehit olmuştur. Baykoca’nın kabri, bugün İnegöl’ün Hamzabey kırsal Mahallesi’nde bulunmaktadır.
İnegöl, Baykoca’nın yanı sıra tarihte rastlanan pek çok kahramanın yattığı şehirdir. Özellikle Osmanlı’nın kuruluş yıllarından, bu döneme ait isimlerin kabirleri şehrin farklı kırsal mahallelerinde bulunmaktadır. İnegöl’ün Fatihi olarak da bilinen Osmangazi’nin silah arkadaşı Turgutalp bunlardan biridir. Aynı zamanda Osmanlı döneminde yapılan pek çok eser de şehrin farklı noktalarında günümüze kadar ulaşmıştır. İshakpaşa Külliyesi bunlara önemli bir örnektir. İshakpaşa Camisi ve kapalı çarşı bölgesi adeta tarihi günümüze taşımaktadır. Yine şehrin pek çok bölgesinde tarihten günümüze ulaşmış yapıtlar yer almaktadır.
İnegöl tarihi değerleriyle olduğu kadar doğal güzellikleriyle de dikkat çeken bir şehir. Yeşilin her tonunu bağrında taşıyan şehirde, yaylalar adeta insanların ömrüne ömür katıyor. Ormanları, dereleri, kanyonları ve yaylalarıyla İnegöl doğal güzelliklerin de bozulmadan günümüze ulaştığı nadir şehirlerden biri.
Kentin turizm adına gelişimi yönünde yerel idarenin attığı en önemli adımlardan biri, Türkiye’de kurulduğu dönemde ilk ilçe kent müzesi olma özelliğini taşıyan İnegöl Kent Müzesi. 2009 yılında açılan müze, adeta şehrin geçmişine ışık tutan ve geçmişle geleceği buluşturan bir mekan konumunda. Tamamı ilçe halkının bağışladığı tarihi değere sahip envanterlerle oluşturulan müze, bugüne kadar yüzbinlerce misafiri ağırladı. Yoğun bir ziyaretçi sirkülasyonunun olduğu tarihi müze, şehrin eski belediye binası olan ve restore edilen tarihi bir binada kuruldu. Bu müzenin hemen arka kısmında da şehrin simgesi olan mobilya sektörünün tarihinin canlandırıldığı İnegöl Mobilya ve Ağaç Sanayi Müzesi yer alıyor. Bu müze de 2014 yılında açıldı ve Dünyada ilk Mobilya Müzesi olma özelliği taşıyor. Müzede İnegöl Mobilyasının geçmişten günümüze hikayesi canlandırmalarla anlatılıyor.
İnegöl Belediyesi; sanayi ve tarımın ön plana çıktığı şehirde turizm alanında attığı adımları müzelerle sınırlandırmayarak farklı özellikleri de şehre kazandırmayı başarmış. İnegöl Belediyesi Doğa Sporları ve Turizm Merkezi (DOSTUM) bunlardan biri. Şehrin doğal güzellikleriyle insanları buluşturan merkez, Yeniceköy Mahallesinde bulunuyor. 13 ayrı branşın yer aldığı merkezde yamaç paraşütünden bungalov evlere, okçuluktan balıkçılığa, bisiklet, ATV, motocross, kampçılık, havacılık gibi pek çok alanda hizmet veriliyor. Doğa severlerin uğrak mekanı olan DOSTUM, isminin de verdiği güvenle kısa sürede ülke çağında nam yapmış bir değer. Göl kenarında bulunan tesisleriyle bulunmaz bir nimet. Ayrıca İnegöl, yamaç paraşütü konusunda ayrı bir özelliğe de sahip. Aktaş Tepe ismi verilen 2222 rakımlı tepe, Türkiye’de eşi benzeri bulunmayan 3 yöne uçuş imkanı veren bir tepe. Bu özelliğiyle de İnegöl tercih edilen şehir konumunda.
İnegöl tüm bu değerlerini, şehre gelen her ziyaretçinin mutlaka tadına bakmadan dönmediği İnegöl Köftesiyle taçlandırıyor. Namı ülke sınırlarını aşmış olan İnegöl Köftesi, lezzeti ve sunumuyla tadına bakanları kendine hayran bırakmaya devam ediyor.
Sanayisi ve tarımıyla adından söz ettiren İnegöl, asırlık lezzetleri ile gastronomide de bir başarı hikayesi yazmak için kolları sıvadı. 95 kırsal mahallede 2 yıl süren taramalar sonucunda 150’ye yakın yöresel lezzetin gün yüzüne çıkarılmasıyla, Gastro İnegöl’ün temelleri atıldı. Gastro İnegöl lansmanı ile yöresel lezzetler davetlilerin beğenisine sunuldu. İnegöl Çiftetellisi, Kestaneli Kelem Sarma, İnegöl Balkabağı Humusu, Çıbrıkalı Peynir ve Ispanaklı Ulevak, İnegöl Simidi eşliğinde İnegöl Çorbası, ara sıcak olarak Kıymalı Patatesli Boşnak Böreği ile Kıymalı Pırasalı Arnavut Böreği, yumurtalı İnegöl Piyazı, İnegöl Köfte, İnegöl Büryan (İnegöl Mişoriz), Kuru Erikli Yahni ve İnegöl Tepsi Mantısı, İnegöl Sütlü Kadayıf Tatlısı ve İnegöl Kabak Tatlısı büyük beğeni gördü. Gastro İnegöl lansmanında İnegöl’ün eşsiz lezzetleri tanıtılırken, aynı zamanda İnegöl türküleri de davetlilere dinletildi.
İnegöl Belediyesi, şehrin bu turizm değerlerine bir yenisini daha eklemek için çalışmalara başladı. Kurşunlu Mahallesinde bulunan Bakmaca bölgesinde, İnegöl’ün Pamukkale’si olacak bir çalışmanın ilk adımları attı. Kaynak suyunun içerisindeki minerallerden dolayı üzerinde aktığı kayaların rengini beyazlatması ve travertenlerdeki görüntünün oluştuğunun keşfedilmesiyle, kaynak suyu 1500 metre mesafeden taşınarak, Bakmaca mevkiindeki yamaçta travertenler oluşması için kullanılmaya başlandı. Bölgenin kısa sürede yeni bir turizm değeri haline dönüşmesi hedefleniyor.
İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, doğa ve sağlık turizminin yeni merkezi konumundaki şehirlerine her yıl yüzbinlerce turistin geldiğini ifade etti. Taban, özellikle Oylat’ın yurt dışından dahi müdavimleri olduğunu belirterek, “Bizler yerel yönetimler olarak şehrimizin bu değerlerini daha da parlatma, İnegöl’e sanayi ve tarım şehri unvanının yanında turizm kenti unvanını da kazandırmanın gayreti içerisindeyiz. İstiyoruz ki ülkemizin dört bir yanından misafirlerimiz gelip bu güzelliklere şahit olsun. Gelen tüm misafirlerimize de bizim gönüllü turizm elçimiz olun, gördüklerinizi kendi şehirlerinizde anlatın diyoruz. Buradan ben bir kez daha tüm yurttaşlarımızı şehrimize davet ediyorum. Gelin bu doğal güzellikleri, şifalı sularımızı, tarihi değerlerimizi, adrenalin dolu aktivitelerimizi birlikte yaşayıp güzel anılar biriktirelim” dedi.
TARIMDA ‘İNEGÖL MODELİ’ GELİŞİYOR!
İnegöl’ün sanayi şehri olma özelliğinin yanında aynı zamanda iyi bir tarım şehri olduğuna dikkat çeken İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, “İnegöl’ümüzde özgün bir tarım modelini adım adım hayata geçiriyoruz. Teknolojinin de tarıma entegre edilmesi, güç birliği, yenilikçi proje ve uygulamalar İnegöl Tarım Modelinin temellerini oluşturuyor” dedi.
Sanayi şehri olarak İnegöl’ün gizli kalmış değeri tarım, son yıllarda yakaladığı ivmeyle adından sıkça söz ettirir hale geldi. Şehrin bereketli topraklarında yetişen pek çok ürün hem yurt içi hem yurt dışında damakları süslerken, İnegöl Belediyesi de tarımda bir başarı hikayesi yazmak için kolları sıvadı. Öncelikle tarımda güç birliği için tüm çiftçileri tek çatı altında toplayan bir kooperatif kuruldu. Bu kooperatif çevresinde farklı alanlarda yapılan yenilikler ve çalışmalarla, İnegöl Tarım Modelinin temelleri atıldı.
Teknolojinin de entegre edildiği İnegöl Tarım Modeli hakkında açıklamalarda bulunan İnegöl Belediye Başkanı Alper Taban, İnegöl’ün sanayi kimliği yanında tarım alanında da markalarıyla adından söz ettirdiğini ve iyi bir tarım şehri olduğunu vurguladı. Başkan Taban, “Bizler de yerel yönetim olarak şehrimizin bu değerine katkı sağlamak, tarımı daha yüksek sesle konuşmak, İnegöl Tarım Modelini ortaya çıkarmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şehrimizdeki tüm çiftçilerimizi aynı çatı altında toplamak adına Üreten Çiftçiler Kooperatifimizi kurduk. Kooperatifimizin ilk faaliyeti olarak yeni bir soğuk hava deposunu şehrimize kazandırdık. Şimdi sırada yeni hedefler, yeni tesisler var. Yekvücut halde tüm çiftçilerimizle özgün bir İnegöl Tarım Modelini ortaya koyarak bu modelle tüm Türkiye’ye örnek olmak istiyoruz” dedi.
İnegöl’ün bereketli topraklarında üretilen ürünlerin işlenerek katma değerli halde pazarlanacağını müjdeleyen Alper Taban, “Çiftçilerimizi aynı çatı altında toplayan kooperatifimiz aracılığıyla orta ve uzun vadede geniş bir çalışma alanı oluşturup, İnegöl’de ürettiğimiz ürünleri şehrimizde daha nitelikli hale getirerek kuracağımız kurutma ve paketleme tesislerinde işleyip, kendi pazarlama ağımızı da oluşturarak doğrudan nitelikli alıcıya ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu sayede çiftçimizin tarlada toplayıp olduğu halde ucuza sattığı ürünü biz kendi bünyemizde işleyip daha iyi kârlarla satmayı, çiftçimizin kazancını arttırmayı hedefliyoruz” diye konuştu.
Tarıma yönelik çalışmalara da değinen Başkan Alper Taban, İnegöl Belediyesi’nin şehrin tarımına yönelik çalışmaları hakkında şu ifadelere yer verdi: “Çiftçimizin ülkemizdeki ve dünyadaki teknolojik yenilikleri, değişim ve dönüşümü takip etmesini arzu ediyoruz. Bu nedenle yurt içi ve yurt dışı fuarlara geziler düzenliyoruz. İstiyoruz ki şehrimizin üreticisi en iyisini görsün, hedefini en yukarıya koysun.”
“Tarım ve hayvancılıkta çiftçimize makina ve ekipman desteklerimiz de oluyor. İlçemizde yetiştiriciliği yapılan 57 bin küçükbaş hayvanımız için küçükbaş hayvan dezenfekte havuzu projesini hayata geçirdik. Bu proje üreticilerimizi mali ve tıbbi açıdan, hayvanlarımızı da parazit ve kene gibi haşerelerden korumakla birlikte yavru atımlarını önlemekte ve insanlara bulaşmasını da engellemektedir. Üreticilerimizin hayvan dezenfektede yaşadıkları mali sorunları asgari düzeye indirgenmesine katkı sağlayan küçükbaş hayvan yıkama havuzumuz, hayvancılığın olduğu tüm kırsal mahallelerimizde ücretsiz olarak hizmet veriyor.”
“Aynı şekilde ilçemizde üretim yapılan yaklaşık 30 bin hektarlık alanın yüzde 15’lik kısmının taşlık olduğu ve bu alanlarda hem verim düşüklüğü hem de makinalı tarımın imkansızlığı konusunda çiftçimizin çözüm talebi vardı. Bu soruna çözüm bulabilmek adına da taş toplama makinesi alımı yaptık. Kırsal mahallelerimizde ücretsiz olarak kullanıma sunduğumuz aracımızla kısa sürede pek çok arazimiz taştan temizlendi ve temizlenmeye devam ediyor.”
“Çiftçilerimizi aynı çatı altında topladığımız İnegöl Üreten Çiftçiler Tarımsal Kalkınma Kooperatifi adına Bursa Hikmet Şahin Meyve ve Sebze Halinde 86 no’lu dükkanı kiraladık. Burada kooperatifimize üye çiftçilerimizin ürünlerini doğrudan alıcıyla buluşturma imkanı yakaladık.”
“Ülkemizde son dönemde insansız hava araçları ve drone teknolojisi her alanda kullanılıyor. Biz de bunu TARNET aracılığıyla yapılan iş birliği neticesinde şehrimizde tarımda uygulamaya başladık. Bir şeftali bahçemizin 5 dönümlük alanında arkadaşlarımız ilk bahçe ilaçlamasını gerçekleştirdiler drone ile. 3-4 kez denemeler yapıldı. Güzel sonuçlar aldık.”