2024 yılı, Fed (ABD Merkez Bankası) politikaları açısından önemli kararların alınacağı bir yıl olacak. Bu durumun yarattığı belirsizliği, Fed ile piyasalar arasındaki beklenti farklılıklarından görebiliyoruz. Fed yetkilileri faiz indirim konusunda temkinli açıklamalarına devam ederken, piyasalar Fed’in 31 Ocak tarihindeki toplantısında faizlerin neredeyse kesin olarak sabit bırakılmasını, 20 Mart tarihindeki toplantıda %55,4 ihtimalle faizlerin sabit bırakılmasını ve 1 Mayıs tarihindeki toplantıda ise %52,2 ihtimalle 25 baz puanlık faiz indirimiyle birlikte faizlerin %5,00 – %5,25 bandına gelmesini fiyatlıyor. Yaklaşık 1 ay önce, yani Ocak ayının başlarında piyasalar Mart ayındaki faiz kararına ilişkin %75’in üzerinde ihtimalle 25 baz puanlık faiz indirimini fiyatlıyordu.
Piyasaların faiz indirim beklentilerinin güçlü kalması, ABD’de Ocak ayı başında açıklanan ve ekonominin beklentilerin üzerinde canlı kaldığını gösteren fabrika siparişleri, işsizlik oranı, aylık bazda ortalama saatlik kazançlar ve tarım dışı istihdam gibi Fed’in takip ettiği önemli verilerin piyasalara olan etkisini sınırladı. Fed yetkililerinin temkinli açıklamalarını sürdürmesi ve Amerikan ekonomisindeki mevcut durumuna ilişkin değerlendirmelerin yer aldığı Ocak ayı “Bej Kitap” raporunun da, ABD’de ekonomik aktivitenin Kasım ayından bu yana “çok az” değiştiğini ortaya koyması, 20 Mart tarihindeki faiz indirim beklentilerinin %38,7 seviyelerine kadar gerilemesinde etkili olduğunu söyleyebiliriz. Fed’in faiz indirimi konusunda piyasalar kadar aceleci olmayabileceği beklentisinin kuvvetlenmesi dolar endeksi ve ABD 10 yıllık tahvil faizlerine de yansıdı. Bu süreçte dolar endeksi 103,0, ABD 10 yıllık tahvil faizleri ise %4,15 seviyesinin üzerini gördü.
Önümüzdeki süreçte hem Fed hem de ECB (Avrupa Merkez Bankası) tarafında net bir projeksiyondan ziyade verilerin önemi güçlü kalmaya devam edecek gibi gözüküyor. Ekonomik verilerde soğuma ve enflasyonda düşüş işaretleri görülene kadar Fed yetkilileri %5,50 seviyesinde olan faiz oranını korumak isteyebilirler. Bu da beklentilerin üzerinde direnç gösteren ABD ekonomisi için pek de sürpriz olmaz.
Piyasalar Mayıs ayı itibariyle başlamasını fiyatladığı faiz indirim sürecinin 25 baz puanlık faiz indirimleriyle devam etmesini ve 12 Haziran ayındaki Fed toplantısında %53,1 ihtimalle faizlerin %4,75 – %5,00 aralığında olmasını fiyatlıyor. Biz ise enflasyonun Fed’in istediği %2,0 olan enflasyon hedefinden oldukça uzak olması, ABD’de talebin güçlü kalmaya devam etmesi ve erken faiz indirimi gibi eski hataların tekrarlanmak istenmeyeceği beklentisiyle ilk faiz indiriminin yılın ortalarında gerçekleşmesini bekliyoruz. Fed aynı zamanda seçim ve aşırı sıkılaşma ihtimaline de karşın faiz indirimi konusunda çok geç kalmak istemeyecektir. Piyasaların faiz indirim beklentilerinin ötelenmesi ABD 10 yıllık tahvil faizlerinin artmasına neden olabileceği gibi değerli metal ve küresel borsalarda kar satışlarına zemin hazırlayabilir.