Allianz Trade raporuna göre, 2024 yılında küresel ticari iflasların yüzde 9 gibi yüksek bir oranla art arda üçüncü yılında artış göstermesi bekleniyor. 2023 yılında tüm dünyada KOBİ’lerin %60’ı nakit akış sorunları yaşarken, iflas eden şirketlerin %82’sinin en önemli gerekçesi finansal sorunlar oldu. Türkiye’de ise 2023 yılında tasfiye süreci tamamlanıp kapanan şirket sayısının 2022’ye göre yüzde 14,1’lik artışla 25 bin 235’e ulaştı. Her 15 saatte bir şirket konkordato ilan ediyor. 2024 yılının ilk çeyreğinden gelen sinyaller de iç açıcı değil.
2022 yılında yaklaşık %100’e varan ve 2023’te ise %45 seviyelerinde seyreden üretici fiyatlarındaki artış KOBİ’lerin kârlılığını doğrudan etkiledi. KOBİ’lerin toplam kredi hacmindeki payı %35’i buldu ve finansman koşulları sıkılaştıkça KOBİ’ler için finansmana erişim “korku filmine” dönüştü. Ekonomideki soğuma politikaları, aynı zamanda zombi şirketler için bir “elenme” dönemi olacak.
KOBİ’lerin sorunu sadece finansmanla da sınırlı değil. Hammadde, enerji ve işgücü gibi temel girdi maliyetlerindeki artışlar, hızlı teknolojik gelişmeler, Çin başta olmak üzere küresel rakiplerin pandemi sonrası ölçek ekonomisinde gaza basmaları, beyin göçü ve nitelikli işgücü darboğazı ile yeşil ekonomiye uyum gibi zorluklar KOBİ’lerin büyümesini engelliyor.
KOBİ’lerin bu zorluklarla başa çıkmak için rekabet yerine rekabere (birlikte hareket etmeye) yönelmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Yılmaz Sönmez’e göre KOBİ’ler başta olmak üzere şirketler artık kendi dar alanlarında birbirleriyle rekabet etmeyi bırakmalı ve bir an önce işbirliği paradigmasını benimsemeli.
Krizden çıkış reçetesi şirketlerin birleşerek büyümesinden geçiyor. Birleşmeler ile KOBİ’ler ölçek ekonomisine ulaşabilir, maliyet avantajı sağlayabilir, pazar paylarını genişletebilir ve yeni pazarlara girebilirler.
Benzer sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin birleşmesi veya birbirini satın alması, ölçek ekonomisine ulaşmalarını ve maliyet avantajı sağlamalarını sağlayacaktır. Bu nedenle, önümüzdeki dönemde KOBİ satın alma &birleşme (M&A) eko-sisteminin çok hareketli olmasını bekliyoruz. Bu durum, sürekli vurguladığımız KOBİ’lerimizin OBİ’lere dönüşmesi gerçeğini kaçınılmaz kılıyor.
Farklı sektörlerde faaliyet gösteren KOBİ’lerin, belirli projelerde veya alanlarda iş birliği yapmaları, yeni pazarlara girmelerine ve yenilikçi ürünler geliştirmelerine imkan tanıyacaktır. Diğer yandan, KOBİ’lerin, depolama, lojistik, pazarlama ve IT gibi alanlarda altyapılarını ortak kullanmaları, maliyetlerini düşürmelerine ve verimliliği artırmalarına yardımcı olacaktır.
KOBİ’lerin işbirliği sadece maddi kaynaklar üzerine değil, insan kaynağı üzerine de kurgulanmalıdır. Bu doğrultuda, KOBİ’lerin çalışanlarının eğitimi ve yetiştirilmesi için birbirleriyle iş birliği yapmaları, nitelikli eleman ihtiyacını karşılamalarına ve insan kaynağını geliştirmelerine yardımcı olacaktır.
Artık rakiplerin sektörlerin birbirleriyle rekabet etmek değil işbirliği güç birliği dönemi. KOBİ’lerin bu yeni döneme ayak uydurabilmesi için birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bu süreçte, KOBİ’lerin ve aile şirketlerinin ufuktaki kaynak dar boğazına göre stratejilerini güncellemeleri ve daha büyük ölçeklerle kusursuz fırtınaya hazırlanmaları gerekiyor. Şirketlerin bu sancılı dönemde mutlaka bağımsız profesyonel danışmanların bakış açılarıyla işletmelerinin vizyonunu yenilemeleri gerekiyor.