
Ruh sağlığı, modern dünyada giderek artan bir önem taşıyor. Ancak, bu alanda yaşanan sorunlar hâlâ pek çok kişi için bir tabu olmaya devam ediyor. Mersin’deki GND Psikoloji’nin kurucusu Psikolog Gözde Nur Özdemir, ruhsal hastalıkların nedenleri, tedavi yöntemleri ve toplumsal algılar üzerine derinlemesine bir bakış açısı sunuyor.
Psikolog Gözde Nur Özdemir, bireylerin ruh sağlığında genetik yatkınlık, çevresel faktörler ve kişilik özelliklerinin kritik rol oynadığını belirtiyor. Ayrıca, utanç ve damgalamanın, bu sorunlarla başa çıkmayı ne denli zorlaştırdığını vurguluyor. Çağdaş psikoterapi yöntemleri ve bireyselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının önemine dikkat çeken Özdemir, ruh sağlığının bireylerin yaşam kalitesini artırmadaki rolünü de gözler önüne seriyor.
Gözde Hanım, öncelikle sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
1993 yılında Mersin’de doğdum ve eğitim hayatımı burada tamamladım. Üniversiteden yüksek onur derecesi ile mezun oldum. Lisans eğitimim sırasında Klinik Psikoloji stajımı Mersin Toros Devlet Hastanesi Psikiyatri Kliniği’nde yapma fırsatı buldum ve bu süreçte birçok vaka ile çalışma imkanı elde ettim. Mezuniyetimin ardından eğitimime devam ettim ve 2018 yılında GND Psikolojiyi kurarak kendi yerimde hizmet vermeye başladım. Bu yolculuğumda edindiğim deneyimlerin bana çok şey kattığını düşünüyorum.
Hangi alanlarda hizmet vermektesiniz?
Kurumumuzda ben ve ekibim çocuk, ergen ve yetişkin alanlarında hizmet vermekteyiz. Benim çalışma alanlarım bireysel psikolojik danışmanlık, aile ve çift danışmanlığı ve kurumsal danışmanlık.
Ruh sağlığı sorunlarının çıkmasının en temel sebepleri nelerdir?
Ruhsal hastalıkların birden çok sebebi olabilir. Başta genetik yatkınlık ve kişilik özelliklerinin geldiğini söyleyebilirim. Bununla beraber çevresel faktörler, travma ve yaşamsal stres faktörleri sebep olarak gösterilebilir.
Akıl ve beyin bozuklukları tedavi edilebilir mi?
Elbette. Ruhsal rahatsızlıkların pek çoğu psikoterapi ve/veya ilaç tedavisi ile başarı ile tedavi edilebilmektedir. Psikolog veya psikiyatrist kişinin durumuna uygun olan tedaviyi belirler.
Ruh sağlığı bozukluğu sorunuyla karşı karşıya bulunmayan aile sayısı yok denecek kadar az olmasına karşın, utanç ve korku yardıma muhtaç kişilerin profesyonel yardım almalarını engelleyebiliyor. Konuya ilişkin neler söylemek istersiniz?
Ruh sağlığı bozukluklarında utanç ve korku, kişilerin destek alma sürecini geciktirebilir veya tamamen engelleyebilir. Bu durumun ardında, toplumda hala devam eden ruh sağlığı sorunlarına dair yanlış algılar, damgalama ve yeterli bilinçlenmenin eksikliği gibi etkenler yatmaktadır. Ruhsal hastalıklar çoğu toplumda hala bir “zayıflık” veya “kişisel başarısızlık” olarak görülebilir. Bu yanlış algılar, bireylerin ruh sağlığı sorunlarını açığa vurmaktan çekinmesine neden olur. Damgalanma korkusu, özellikle iş yerinde veya sosyal çevrede dışlanma kaygısını artırarak destek alma isteğini baskılayabilir.
Danışlarınız tarafından tercih edilme sebeplerinizi de aktarır mısınız?
Bir psikolog olarak danışanlarım tarafından tercih edilme sebeplerim muhtemelen hem mesleki yetkinliğim hem de kişisel özelliklerimle bağlantılıdır. Danışanlarımın duygularını ve düşüncelerini yargılamadan anlamaya ve içtenlikle dinlemeye odaklanıyorum. Bu, güven ortamı oluşturuyor ve danışanın kendini ifade etmesini kolaylaştırıyor. Ayrıca kendimi sürekli geliştirmem ve alandaki yeni yöntemlere açık olmam, terapi sürecini daha etkili hale getiriyor. Yenilikçi ve güncel tedavi yöntemlerini bilen bir psikolog, danışanın ihtiyaçlarına daha geniş bir perspektifle yaklaşabilir.
Toplum içerisinde sıkça karşılaştığınız psikolojik sorunlar nelerdir?
En yaygın görülen psikolojik Sorunları, depresyon, anksiyete, travma sonrası stres bozukluğu, OKB, yeme bozuklukları ve bağımlılıklar olarak sayabiliriz. Bu sorunlar bireylerin sosyal ve mesleki yaşamlarında zorluklara yol açabilir. Farkındalık ve destek almak bu sorunların üstesinden gelmek sürecinde önemli bir adımdır.
Kontrol altına alınamamış depresyonun nihai sonuçlarından bahseder misiniz?
Kontrol altına alınamayan yani tedavi edilmeden devam eden depresyon kişinin yaşamını ciddi bir şekilde etkileyebilir. En nihai ve tehlikeli sonuçlarından biri, intihara varan düşünceler ve eylemlerdir. Kişi sürekli bir umutsuzluk içinde olduğu için artık yaşamak istememe duygusuna kapılabilir bu noktaya gelmeden önce depresyon bazı aşamalardan geçer ve birçok başka probleme de yol açabilir. İlk olarak kişi günlük işlevlerini yerine getiremeyecek hale gelir işe gitmek zorlaşır sevdikleriyle vakit geçirmeyi istemez hatta temel kişisel bakımını bile ihmal edebilir bu durum sosyal ilişkilerde kopmalara yol açar arkadaşlıklar zayıflar aile bağları kopar ve kişi gittikçe yalnızlaşır yalnızlaştıkça da depresyon daha da derinleşebilir.
Günümüzde ruhsal hastalıklara yönelik çağdaş tedavi ve bakım yaklaşımında neler yapılmakta?
Günümüzde ruhsal hastalıkların tedavisi ve bakımında, bireyin ihtiyaçlarına odaklanan ve iyilik halini sürdürebilecek çözümler sunmayı amaçlayan çağdaş yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşımlar, biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörleri göz önünde bulundurarak kişinin bütünsel sağlığını desteklemeyi amaçlar. Başlıca çağdaş tedavi ve bakım yaklaşımları şunlardır: Bütüncül ve Kişiselleştirilmiş Tedavi Yaklaşımı, Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), EMDR, şema terapi, kabul ve kararlılık terapisi gibi psikoterapi yöntemleri, Farmakoterapi ve İlaçların Bireyselleştirilmesi, Mindfulness ve Farkındalık Temelli Yaklaşımlar, Beyin Uyarım Teknikleri ve Nöromodülasyon, Yaşam Tarzı Değişiklikleri ve Alternatif Terapi Yöntemleri.
Ülkemizde psikolojik hastalık yükünü ruhsal, nörolojik ve davranışsal bozukluklar çerçevesinde nasıl değerlendirirsiniz?
Günümüzde çağdaş ruh sağlığı tedavileri, yalnızca hastalığı yönetmeye değil, bireyin iyilik halini artırarak sürdürülebilir bir ruhsal denge kurmaya odaklanmaktadır. Kapsamlı bir yaklaşımla kişinin kendini daha iyi hissetmesi, bağımsız bir yaşam sürmesi ve topluma aktif katılım göstermesi amaçlanır.
Sizce, Türkiye’de ruh sağlık konusunda bir özel yasaya ihtiyaç var mıdır?
Ruh sağlığı yasası; eşitlik, erişim, insan hakları ve toplumsal iyileşme açısından hem bireylere hem de topluma fayda sağlayabilir. Bu yasa, ruh sağlığı alanında daha kapsamlı, adil ve koruyucu bir sistemin kurulmasına olanak tanır.
Evet. Ruh sağlığı alanında özel bir yasaya ihtiyaç var kesinlikle. Ülkemizde ruh sağlığı sorunları her geçen yıl artarken bu alanda kapsamlı ve güncel bir yasanın olmaması hem hastaların hem de ruh sağlığı profesyonellerinin karşılaştığı birçok sorunun temelini oluşturuyor.