Balıkesir’in gerek insan yapısı gerekse konumu itibariyle sanayiciler için yatırım yapılması gereken bir cazibe merkezi olduğunu vurgulayan Kula Yağ ve Emek Yem Yönetim Kurulu Üyesi ve BAGİAD (Balıkesir Genç İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Kula, bütün yatırımcıları Balıkesir’e yatırım yapmaya davet ediyor. Rahmi Kula’ya göre Balıkesir’in marka şehir olası hedefi çok uzun vadede değil, 2023’ten daha önce gerçekleşecek.
Balıkesir tarım ve hayvancılıkta hep önde gelen şehirlerimizden birisi.. Daha geri planda kalsa da ihmal edilmemesi gereken bir turizm potansiyeli var. Önüne bir marka şehir olma hedefini de koyan Balıkesir’de sanayinin gelişimini, girişimciliği ve Balıkesir’in 2023 hedeflerini konuşmak üzere Kula Yağ ve Emek Yem Yönetim Kurulu Üyesi ve BAGİAD (Balıkesir Genç İşadamları Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Rahmi Kula ile görüştük.
Rahmi Bey, kuruluşunuzun başlangıçtan bugüne tarihçesini ve bugünkü faaliyet alanlarını kısaca anlatır mısınız?
Şirketimizin 4. kuşak temsilcisiyim. Şirketimizin kökleri 1932 yılına dayanıyor ama 1968 yılında şirketleşme olmuş ve sanayiciliğe ilk adımı atmış büyüklerimiz. Yani ilk sanayici firmalardan biriyiz. 68’yılında ay çiçek sıvı yağ üretimiyle başlamışız. Şu anda ay çiçek yağı, mısır yağı, kanola yağı ve soya yağı üretimimiz var. Sonra 1989 yılında büyük baş yem üretimine başladık. Emek Yem olarak orada faaliyet gösteriyoruz 1989 yılından bu yana. Yıllık yaklaşık 120 bin ton gibi satışımız var. Türkiye’nin önde gelen yem fabrikalarından biriyiz. Yumurta üretimimiz var. Burada hem iç piyasaya marketlere satışımız var hem yurtdışında Irak, Suriye, İran gibi ağırlıklı Ortadoğu ülkelerine ihracatımız var. Bunun yanında damızlık civciv üretimimiz var. 2003 yılında Balıkesir’de Karahanlılar Grubu ile beraber Bupiliç’i satın aldık. Orada Bupiliç’in civcivlerini tedarik ediyoruz. Yine 2008’de Karahanlılar Grubu ile birlikte araç muayene istasyonları aldık. Araç muayene istasyonu olarak Balıkesir ve Çanakkale’de iş ortağı olduk. İki yıl önce de Tekirdağ istasyonunu devraldık. Şu anda 9 tane sabit, 3 tane gezici araç muayene istasyonunda faaliyet gösteriyoruz.
Şirketinizin organizasyon yapısı nasıl şekillendi?
Biz bir aile şirketiyiz. Babam, amcam, kardeşlerim, eniştem hep birlikte çalışıyoruz. Herkesin bir iş bölümü var. Herke kendi iş bölümüne göre o işi üstleniyor ve sorumluluklarını yerine getiriyor. Kimse kimsenin işine çok fazla karışmıyor.
Sizin görev alanınız nedir?
Benim görev alanım yem ve yumurta satışı. Kardeşim satın almaya bakıyor. Bu şekilde görev alanımız var. İhracat da bana bağlı. Yumurta ihraç ediyoruz.Karahanlılar ile ortaklığımızda orada bizim aileden bir kişi, onların aileden bir kişi var. Orada daha profesyonel bir yönetim sistemi var. Bizde ortaklık demek birbirimize karşı hoşgörü ve saygı demek, güven demek. Sonuçta sevgi saygı ve güven olduktan sonra orada kim olduğu önemli değil.
Siz, ulusal boyutta hangi üretim kolunuzda markalaşmayı ön plana çıkarıyorsunuz?
Şu anda açıkçası Bupiliç’i söyleyebiliriz. Daha ön planda. Çünkü nihai tüketiciyle daha fazla buluşan bir marka. Yemde de kendi bölgemizde ön plana çıkan bir markayız. Arkasından yağ gelir, yumurta gelir.
Pekiyi yumurta üretiminde iddianız nedir?
Türkiye’de organik kavramı daha yeni yeni oturuyor. Tüketici daha yeni yeni bilinçleniyor. Yumurtayı ben bir yana koyuyorum. Doğal ürünle organik ürün aynıymış gibi algılanmaya başladı. Mesela, köy yumurtası organik diye satılmaya başladı. Buradaki kavram karışıklığından haksız kazanç elde edenler de oldu. Ama Tarım Bakanlığı’nın yaptığı çalışmayla birlikte bilinçlenme başladı. Şu anda organik sertifikalı yem bulan kişiler organik yumurta üretebilir veya organik sertifikalı yem kullanan kişiler et ve süt ürünleri vs. organik üretebilir veya hiçbir gübre atmayan kişiler, 3 yıl toprağa hiç ekim yapılmamış yerlerden çıkan domates organik sayılır. Bunlar hem Tarım Bakanlığı’nda ciddi bir şekilde denetlenir duruma geldi hem de tüketici bilinçlendirilmeye başladı. Çünkü bakıldığında organik yapanla yapmayanlar arasında maliyet olarak bir fark oluyor.
Köy yumurtası ile organik yumurta arasındaki farklılık nelerdir?
Köy yumurtası derken tavuk orada ne bulduysa onu yiyor. Ne yediğini bilmiyoruz. Ama organik yumurta dediğimiz zaman tamamen organik sertifikalı yemleri yemiş tavukların yumurtaları organik oluyor. Fark burada. Çünkü köy tavuğu belki sağlıklı yemler yemiş, belki dezirai ilaçlı yemler de yemiştir. O nedenle köy yumurtası tamamen organik diyemeyiz. Şimdi bir de doğal besi yumurtası çıktı. Bizim de hem doğal besi hem de organik yumurta ile ilgili bir çalışmamız var.
Ortadoğu ülkelerindeki karışık ortamın ihracatçılara olumsuz etkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Mesela bizim Suriye ile ihracatımız zirvedeyken, bu karışıklıkla gerçekten sıfır noktasına geldi. Ama şu an tekrar bir iyileşme söz konusu. Irak’ta da aynı şekilde. İran’ın kendi içerisinde başka problemleri var. Türkiye lojistik olarak çok iyi bir noktada. Daha önce Irak’a Amerika’dan ve Brezilya’dan binlerce tonluk mallar gelirken, şu anda Türkiye’den 25 tonluk tırlarla mal sevkiyatı yapıyoruz.Birincisi hem taze mal gönderiyoruz hem de yüklediğiniz zaman 2 gün sonra Irak’a ulaşıyor; ikincisi de oradaki tüccarlar finansman yükünden kurtuluyorlar. Daha önce ciddi tüccarlar büyük paralar ödeyerek gemilerle mal getirterek stoklar yapıyorlardı ve mallar da bayatlıyordu. Şimdi ise hem taze ürünler alıyorlar hem de finans yükünden kurtuldular. Aslında bu konuda komşularımız için Türkiye çok önemli bir üretim kaynağı. Başlarda IŞİD’den dolayı durma noktasına gelmişti ama şu an yine iyileşme noktasında.
Ortadoğu’da güvenlik zafiyetini nasıl çözüyorsunuz?
Ben kendi sektörüm için konuşacak olursam oradaki halk da gıda tüketmek zorunda. Güvenlik noktasında oranın çok köklü tüccarları ile çalışıyoruz. Başka sektörler için bir şey diyemem ama gıda da bir sorunla karşılaşılacağını sanmıyorum. Karışıklık olsa bile tekrar normalleşme süreci başlıyor.
Toplamda üretiminizin ne kadarını ihraç ediyorsunuz?
Yumurtada yüzde 70, yağda da yüzde 10 ihracatımız var. İç piyasada ise ağırlıklı olarak Ege ve Marmara bölgelerinde varız.
Ağırlıklı olarak zincir marketlerle mi, yoksa yerel marketlerle mi çalışıyorsunuz?
Biz daha çok yerel marketlerle çalışmayı tercih ediyoruz. Çünkü zincir marketlerle çalışmak zor. Şartları bize çok uymuyor. O yüzden yerel marketlerle çalışmayı daha çok seviyoruz.
Yapısı itibariyle Balıkesir’i ele alacak olursak, ekonomik anlamda amiral gemisi hangi sektördür?
Balıkesir’in amiral gemisi tarım ve hayvancılıktır. Çünkü Balıkesir nüfusunun yaklaşık yüzde 25’i kırsal kesimde yaşıyor ve tarım ve hayvancılığın yoğun yapıldığı bir bölge.Zaten Balıkesir, Türkiye’de süt üretiminde 1., et üretiminde 2., yumurta üretiminde 3. Sırada yer alıyor. Tarıma dayalı sanayisi var. Diğer taraftan turizm de Balıkesir için önemli. Çünkü Ayvalık’tan Altınoluk’a kadar olan bölge turistik açıdan çok değerli bir bölge. İşte arkasında Kaz Dağları, önünde Ege Denizi ve jeotermal tesislerin olması orayı çok değerli kılıyor. Mesela Kazdağları’nındünyada en iyi oksijen olan ikinciyer olduğu söyleniyor.
Peki turizmden Balıkesir ne kadar yararlanıyor ve turizmde ideal hedef nedir?
Tarım ve hayvancılıkta çok önlerdeyiz ama turizmde almamız gereken çok yol var. Turizm açısından tatilci ulaşım ve tesisin uygun olup olmadığına bakıyor. Tesis iyi, ama ulaşım kötü veya ulaşım iyi, tesis yetersiz olabiliyor. Sonuçta bunlar zincirleme bağlı şeyler. Şu anda Balıkesir Körfez yolu yeni bitti. Bu duble yol. Yeni bir havaalanı yapıldı. Hatta uluslararası uçuşlara da açıldı. Bunların çok büyük ivme kazandıracağını düşünüyorum. Zaten ilk işaretlerini de verdi. Ben önümüzdeki birkaç senede yatırımların çok daha fazla olacağını ve turizm potansiyelinin daha da ortaya çıkacağını düşünüyorum. Daha önce yatırımlar genelde yerli yatımcılar tarafından yapılıyordu ama son dönemde dışarıdan gelen yatırımcılar çok daha arttı.
Balıkesirli olup da başka yerlerde faaliyet gösteren işadamları var. Bunları Balıkesir’e çekmek konusunda neler yapılması lazım sizce?
Mesela, ortaokulda lisede beraber okuduğum birçok arkadaşım var. Bunlar üniversiteyi okumak için gittikleri İstanbul’dan, Bursa’dan üniversite bittikten sonra tekrar Balıkesir’e dönmediklerini biliyorum. Burada en önemli etken sanayi ve turizm yatırımlarıdır. Bu tür kuruluşlar ve tesislerin artması ve iş imkanlarının olması lazım ki insanlar büyük şehirlere gitmesinler. Yoksa kimse doğup büyüdüğü şehri, ailesini neden bırakıp gitmek istesin. Geçmişte bu böyleydi ama şimdi hem Edremit’te hem burada havaalanı var. Bitmiş olan duble yol var. Yeni İstanbul-İzmir Yolu ile ulaşım kısalacak ve bununla birlikte buranın lojistik merkezi olmasıyla sanayiciler için çok daha cazip bir yer haline gelecek. Sonuçta sanayicinin gelmesi demek iş imkanının ve işgücü talebinin artması demek. Tabii bizim için kalifiye iş gücünün artması çok daha önemli.
Balıkesir’de kurulması planlanan teknopark projesi var. Bu projeyle üniversite-sanayi işbirliği ivme kazanabilir mi?
Teknoparklar bir şehrin sanayisine ivme kazandıracak yerlerdir. Üniversite sanayi işbirliğinde gelinen nokta itibariyle bu Türkiye’nin bir problemidir. Burada tamamen profesyonel yapının oluşturulup gerçek anlamda sanayici ve teknoparkın birlikte hareket etmesi gerekiyor. Bunun sadece teorik değil,pratik olarak uygulanması gerekiyor. Sanayici ile üniversitelerin daha katma değerli ürünler elde etmesi gerekiyor. Sanayicinin teknoparka; teknoparkın da sanayiciye katkısı olmalı ki bu sinerji daha da büyüsün.
BAGİAD’ın(Balıkesir Genç İşadamları Derneği) Başkanı olarak Balıkesir’de girişimciliğin nasıl bir seyir izlediğini anlatabilir misiniz?
Ben sadece Balıkesir’de değil, Türkiye’de ciddi anlamda girişimci insanlar olduğunu düşünüyorum. Bu herhalde genlerimizde var. Herkes bence girişimci olarak bir şeyler yapmak istiyor. Burada doğru yönlendirme gerekiyor. Bence tek eksiğimiz bu. Girişimciler hayal kırıklığına uğradıkları zaman onun devamını getirmek zor oluyor. Bu konuda iyi bir önderlik, liderlik yapmak gerekiyor ki başarılı olsunlar ve girişimciliklerini daha üst noktaya taşısınlar.Biz de BAGİAD olarak KOSGEB ile birlikte 25 tane genç girişimciye sertifika programı düzenledik ve orada sertifika alan arkadaşlarımız KOSGEB’den aldığı desteklerle kendi işyerlerini kurdular. Biz de onların işyerlerine gidip zaman zaman ziyaret ediyoruz. Bence bu KOSGEB’in başarılı bir çalışması. Başarı oranına bakacak olursak daha çok yeni ama iyi gidiyor gibi gözüküyor.
Girişimcilerin desteklenmesi noktasında finansal olarak verilen destekleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda en etkili olarak KOSGEB’in bir çalışması var. Yine bu konuda Odalar ve Borsalar Birliği’nin bir çalışması var. Burada en önemli konu Ar-Ge. Türkiye olarak artık katma değerli ürünler üretmemiz gerekiyor. Yani yükte hafif pahada ağır ürünler üretmemiz gerekiyor. Ar-Ge çalışmalarında belki bin üründen bir ürün çıkarırız ama Türkiye’nin önünü açan ürün olabilir. İşte bence teknoparkların önemi burada ortaya çıkıyor. Türkiye’nin potansiyeli var. Genç nesiliz,heyecanlıyız, herkes bir şeyler yapmak istiyor. Hayallerimiz de var. Olmaması için bir neden yok.
Balıkesir vizyonu oluşturması açısından BAGİAD’ı nerede konumlandırıyorsunuz?
Potansiyeliyle Ege ve Marmara’da parlayan bir yıldız Balıkesir. Baktığınız zaman sanayicilik anlamında İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve Manisa arasında tek bakir kalan alan. Burada birçok arkadaşımız kendi işiyle iştigal ediyor. Biz de BAGİAD olarak İstanbul’daki gibi, Bursa’daki gibi, İzmir’deki gibi sanayi tesislerinin çoğalmasını, oradaki teknolojinin, oradaki kurumsallığın aynı şekilde Balıkesir’de olmasını amaçlıyoruz ki, bu olmaya başladı ve önümüzdeki yıllarda daha çok olacak. Biz de burada kendi üyelerimize eğitimler veriyoruz. Dışarıdan kendi alanında başarılı işadamlarını, bürokratları, akademisyenleri buraya getirerek üyelerimizin bilgi ve deneyimlerini artırmak için her ay toplantılar yapıyoruz. Mesela üyelerimizle birlikte Tofaş’a, Vestel City’ye, İçdaş’a geziler düzenleyerek ziyaret ediyoruz. Oradaki işleyişi, teknolojiyi, kurumsal yapıyı üst düzey yöneticilerden brifing alarak öğreniyoruz. Onların bireysel olarak gezemeyecekleri yerleri dernek olarak geziyoruz. Kısaca BAGİAD olarak girişimciliği arttırmayı, sanayicilik vizyonunu tamamlamış yerlerden daha iyisini yapmak için üyelerimizin eğitimini daha da yükseltmeyi ve Balıkesir ürünlerini ön plana çıkarmayı hedefliyoruz.
Pekiyi marka şehir konsepti Balıkesir ölçeğinde ne zaman hayat bulabilir?
Daha önce söylediğim gibi Balıkesir, İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir arasında tek bakir kalan yer ve şu anda çok yoğun bir talep var Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’ne. Balıkesir’in marka şehir olası hedefi çok uzun vadede değil, bence 2023’ten daha önce gerçekleşecektir.
Balıkesir’in 2023 hedefi nedir?
Sanayi altyapısını bitirmiş, ulaşımını tamamlamış ve mevcutta ürettiği ürünleri daha üst yerlere taşımış bir Balıkesir hedefi var. Çünkü Balıkesir’in ciddi anlamda potansiyeli ve ciddi anlamda ürettiği katma değerli ürünleri var. Bunların marka algısının daha yüksek olduğu bir Balıkesir hedefliyorum.
Balıkesir yapısıyla, bölge itibariyle çalışkan, güvenilir ve yaşanacak bir şehirdir. Sanayiciler için yatırım yapılması gereken bir cazibe merkezidir. Ve yakın zamanda bu daha da ortaya çıkacaktır. Ben bütün yatırımcıları Balıkesir’e yatırım yapmaya davet ediyorum.