Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel; “Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyorsak bu nüfusu çok iyi tasarlanmış bir eğitimle yetiştirmeliyiz. Bu büyük potansiyeli en iyi şekilde kullanabilmek için eğitimde ciddi atılımlar yapmalıyız” dedi.
Bahçeşehir Koleji İcra Kurulu Başkanı Hüseyin Yücel; “Eğer ülke olarak ilerlemek, ekonominizi güçlendirmek, refah seviyenizi artırmak istiyorsanız anaokulundan üniversiteye tüm eğitim altyapınızı, modelinizi, felsefenizi geleceğin dünyasında söz sahibi olacak şekilde güncellemeli ve güçlendirmelisiniz” dedi ve ekledi: “Biz, Bahçeşehir Koleji olarak üniversitemiz ve uluslararası yapımızdan da aldığımız güçle eğitimde bu değişimi gerçekleştirebiliyoruz. Ülkemizde örnek olan eğitim modelleri uyguluyoruz.”
Bahçeşehir Koleji özelinde 2016–2017 nasıl bir eğitim yılı oldu? Yeni eğitim yılı için nasıl hazırlanmaktasınız?
Geçtiğimiz yıl eğitim yatırımlarımıza hız verdiğimiz bir yıl oldu. 25 yıllık tarihimizde en çok yatırımımızı 2016–2017 yılında yaptık. 2017–2018 eğitim öğretim yılına açtığımız yeni kampüslerle birlikte Türkiye’nin 48 ilinde 100 kampüsle başlıyoruz. Yine 2016–2017 eğitim öğretim yılında Fulford Academy ile ilk yurt dışı kampüsümüzü Kanada’da açtık. Bu süreçte öğrenci sayımız 53.000’e çıkarken 5.200’e çıkan çalışan sayımızla da istihdam yaratma konusunda oldukça başarılı bir yılı geride bıraktık. Eğitim yatırımlarımızın dikkat çeken noktalarından biri de, Türkiye’de fen eğitimini dönüştürmek üzere ilkini 2006 yılında İstanbul Bahçeşehir’de açtığımız Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Liselerinin sayılarını Türkiye’nin dört bir yanında açtığımız kampüslerle 8’e çıkarmak oldu.
Bahçeşehir Kolejinin eğitim politikası nedir?
Bahçeşehir Koleji kurulduğu günden bu yana dünyayla bütünleşmiş, araştıran, sorgulayan, proje geliştiren ve bu projeleri hayata geçiren gençler yetiştirmeyi hedefliyor. Bu doğrultuda dünyada eğitimde yapılan yenilikleri, geleceğin dünyası için gerekli olan eğitim dinamiklerini sürekli araştıran ve ülkemizin ihtiyaçları doğrultusunda uyarlayan bir eğitim kurumuyuz. Öncü eğitim modelleriyle ülkemizde eğitimin niteliğinin artması için çalışıyor, bu nitelikli eğitimi Türkiye’nin dört bir yanındaki çocuklara ulaştırıyoruz. Ülkemizin kalkınmasının ve Endüstri 4.0’a hazır, dünyanın geleceğinde bilim, teknoloji ve sanayi alanında üreten bir toplum yapısına ulaşmamızın yolunun bu nitelikli eğitimin yaygınlaşmasıyla mümkün olacağını düşünüyorum.
Gerek yurt içi gerekse yurt dışındaki yeni okul yatırımlarınızdan söz eder misiniz?
Kurulduğumuz günden bu yana benimsediğimiz “kaliteli eğitimi Türkiye’nin her noktasına taşıma” hedefimiz doğrultusunda yeni kampüsler açmaya devam edeceğiz. Önceliklerimizden biri de Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Liselerini yaygınlaştırmaya devam etmek. Şu anda İstanbul, Samsun, İzmir, Diyarbakır, Eskişehir, Trabzon ve Antalya’da bulunan Fen ve Teknoloji Liselerimizi ülkemizin farklı şehirlerinde açmaya devam edeceğiz. Bahçeşehir Koleji Fen ve Teknoloji Liselerinin Türkiye’de fen eğitimini dönüştüren ve gençlerimizi geleceğin dünyasında söz sahibi yapacak eğitimini yaygınlaştırmanın çok önemli olduğunu düşünüyorum, bu nedenle bu okullarımızın sayısını kısa sürede 20’nin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz.
Yurt dışındaki hedefimiz ise Bahçeşehir Kolejini eğitimde ülkemizden çıkan bir dünya markası haline getirmek. Kanada’da Fulford Academy ile açtığımız ilk yurt dışı kampüsümüzün ardından ABD başta olmak üzere dünyanın pek çok yerine Bahçeşehir Kolejinin nitelikli eğitim felsefesini taşıyacağız.
Türkiye’de her geçen sene özel okul sayısında artış göstermekle birlikte, eğitim kalitesi de sorgulanmakta. Kaliteli eğitim noktasında özel okulların önünde nasıl bir yol haritası olmalı?
Özel okullar, kampüslerini, spor tesislerini ve bunun gibi fiziki ortamlarını en iyi şekilde inşa ediyor. Bu nedenle okulun fiziki ortamının özel okul tercihinde ilk etkenlerden biri olmaktan çıktığını görüyoruz.
Özel okul tercihlerinde eğitim içeriğinin eskisinden daha önemli hale geldiğini söylemek mümkün. Özel okullarda eğitimin, çağın gereklerini karşılayan ve geleceğin dünyasına hazırlayan bir içerikle, titizlikle planlanması gerekiyor. Özel okulların oranının artmasını da bu nedenle önemsiyorum. Bu oranın yüzde 15’lerden yukarılara taşınmasının, devletin eğitimde denetleyici rolünün baskın olduğu, özel okulların eğitimin içinde daha çok yer aldığı bir yapının yerleşmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.
Özel eğitim sektöründe Türkiye’de nasıl bir rekabet yaşanmakta ve bu anlamda Bahçeşehir Koleji, sektörde kendisini nerede konumlandırmaktadır?
Bahçeşehir Koleji Türkiye’de eğitimde öncü bir rol üstleniyor. 50’inci yılını kutlamaya hazırlanan Bahçeşehir Uğur Eğitim Kurumlarının bir üyesi olarak 1994 yılında kurulduğumuzdan bu yana eğitimde hep daha iyisini yapmak için durmadan çalışıyoruz. STEM+A eğitiminin Türkiye’de tanınıp yaygınlaşmasında önemli payı olan bir eğitim kurumu olarak Kişiye Özgü Eğitim Modeli (KÖM), Master 6, Çift Dilli Eğitim gibi bize özgü eğitim modellerimiz ve tüm kampüslerimizde 5 yaşından itibaren uyguladığımız Kodlama ve Robotik derslerimizle eğitimin niteliğinin artırılması konusunda örnek teşkil ediyoruz. İlk Fen ve Teknoloji Lisemizi açtığımızda Türkiye’de fen eğitimine getirdiğimiz bakış açısıyla bugün bu liselerin konuşulur olmasına, bu modelle yeni liseler açılmasına öncülük ettiğimizi düşünüyorum. Eğitim modellerimizi geliştirmek için Bahçeşehir Üniversitesinin desteği de bizi eğitimde öne çıkaran bir unsurlardan biri. Kaliteli eğitimi Türkiye’nin her noktasındaki çocuklara ulaştırmamızda yalnızca açtığımız kampüslerin değil, diğer eğitim kurumlarına örnek teşkil ederek daha geniş bir alanda eğitimin niteliğinin konuşulmaya ve uygulanmaya başlamasının öncülüğünü yapmamızın da büyük bir payı olduğunu düşünüyorum ve bunun gurur verici olduğunu düşünüyorum.
Ucuz okul-pahalı okul kavramı sizin için ne ifade ediyor?
Özel okul açmak sanıldığı kadar kârlı bir iş değildir. Eğer bir özel eğitim kurumuysanız, eğitim ücreti olarak aldığınız miktarın belki de daha fazlasını eğitim yatırımlarına harcamanız gerekir. Servet edinmeyi ve maddi kazancı hedefleyen bir kişinin eğitim dışında gireceği çok daha kârlı sektörler bulunmaktadır. Eğitim hem devlette hem de özel sektörde bir gönül ve memleket işidir. Kurucumuz Enver Yücel, bir eğitimcidir ve eğitim dışında herhangi bir iş sahasında yer almamıştır. Eğitimden kazandığını eğitime yatıran bir aileyiz ve başka türlüsünün mümkün olmayacağına inanıyorum. Ucuz okul, pahalı okul ayrımını doğru bulmuyorum. Sermayesi oranında eğitim yatırımı yapan ve eğitim içeriğini, eğitimci kalitesini ön planda tutarak kaliteli eğitimi amaç edinen her eğitim kurumunun değerli bir iş yaptığını düşünüyorum.
Dünyadaki eğitim sistemi ölçeğinde Türkiye’de K12 eğitim sistemini nasıl konumlandırıyorsunuz?
Çok genç bir nüfusumuz var ve dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmeyi hedefliyorsak bu nüfusu çok iyi tasarlanmış bir eğitimle yetiştirmeliyiz. Bu büyük potansiyeli en iyi şekilde kullanabilmek için eğitimde ciddi atılımlar yapmalıyız. Dünyanın gelişmiş ekonomilerine bakarsak onların da eğitimde büyük bir dönüşüm içinde olduklarını görmekteyiz. Kodlama, robotik, STEM, dijital eğitim gibi yeni nesil eğitim modelleri hayatımıza giriyor. Bilim ve teknolojideki hızlı ilerleme her alanda olduğu gibi eğitim de değişimi gerektiriyor. Eğer ülke olarak ilerlemek, ekonominizi güçlendirmek, refah seviyenizi artırmak istiyorsanız anaokulundan üniversiteye tüm eğitim altyapınızı, modelinizi, felsefenizi geleceğin dünyasında söz sahibi olacak şekilde güncellemeli ve güçlendirmelisiniz. Biz, Bahçeşehir Koleji olarak üniversitemiz ve uluslararası yapımızdan da aldığımız güçle eğitimde bu değişimi gerçekleştirebiliyoruz. Ülkemizde örnek olan eğitim modelleri uyguluyoruz.