Yenilenmenin çok önemli olduğunu dile getiren Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan, yeni Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelinin ülkemizdeki sorunları hızlı çözeceğine inancının tam olduğunu vurguladı.
Türkiye yeni bir hükümet sistemine geçti. Bu sistemden iş dünyasının beklentileri de yüksek. Özellikle sanayicilerimiz kamunun daha hızlı karar almasını önemsiyor. Tabii, bu kararların üretimi destekleyici kararlar olması gerekiyor. Bu konjonktürde biz de Kayseri sanayisinin nabzını tuttuk. Kayseri Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Tahir Nursaçan ile yeni sistemi ve Kayseri OSB’nin çalışmalarını konuştuk.
Yeni bir yönetim sistemine geçtik. Siz bu sistemi ve yeni kurulan hükümeti nasıl değerlendiriyorsunuz?
Geçen yıl yapılan referandumda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi kurulması halkın oylarıyla kabul edildi. 24 Haziran Seçiminde de milli irade tecelli etti. Ülkemize, milletimize hayırlı, uğurlu olsun. Tabii, sistem gördüğünüz demokratik bir şekilde işliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde olduğu gibi başkanlık sistemiyle yönetilen birçok ülke var. Bu sistemler başarısız olsaydı yapılmazdı. Biz ise hassas coğrafyada yaşıyoruz. Cumhurbaşkanımızın dediği gibi insanın kaderini değiştirme şansı yok. Bu vatan da bizim kaderimiz. Bu kaderden memnunuz, mutluyuz, Allaha da şükrediyoruz ama bu coğrafyada herkesin gözü var. O zaman bizim sağlam, pratik, kolay ve güvenli sistemler kurmamız lazım. İnşallah Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu önemli sorunu çözecek, gelişmemize katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
Hükümetin yapısına bakınca; 26 bakanlık 16’ya düşürüldü. Bakanlar ağırlıklı olarak Meclis dışından. Türkiye’de özel sektör eski sistemde derdini yeterince anlatamıyordu. Orada biraz kamunun, meclisin baskısı vardı. Şimdi özel sektör sahada. 16 bakanın 12’si sahadan, iş dünyasından. Meclis baskısı olmadığı için daha özgür çalışacaklar. Ama millete hesap verir halde olacaklar. Denetim sistemi çok seri gözüküyor, yani denetimsiz bir sistem de değil. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi modelinin ülkemizdeki sorunları hızlı çözeceğine inancım tam. Devletimize, milletimize sanayimize hayırlı uğurlu olsun.
Yönetim sistemi kadar bir diğer önemli konu ekonomi modelimiz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bizim üretim yapmadan gelişmemiz, yaşamamız mümkün değil. Üretimi dilimizle değil de kalbimizle, hücrelerimizle sevmemiz gerekiyor. Bizim işyerlerimizin önemini işveren de, çalışan da, kamu da kıymetli hale getirmek durumunda. Yani bir yerde üretim varsa, çalışanlarıyla, işvereniyle ve kamusuyla o işletmenin ortaya koyduğu faydaları artıracak yaklaşımları geliştirmemiz lazım. STK’lar burada önemli bir yer arz ediyor ama ben toplumumuzda STK’ların kıymetinin yeterince bilindiğini düşünmüyorum. Çünkü bunlar da geçmişte hor kullanılmış, siyasallaştırılmış. STK’ların siyasetin ve ideolojinin dışında kalması lazım. Yani onların etkisine, yörüngesine girerse yeterli kabulü görmüyor. Onları çok özgür bırakmak lazım. İş dünyası da STK’ların kıymetini bilip, fikirlerini medeni ortamda tartışabilmelidir.
Diğer taraftan bugün sektörel kümelenmeleri devletimiz, hükümetimiz, sistemimiz destekliyor. Diyor ki: Siz meslek bazlı bir araya gelin, sektörünüzde sorunlarınızı tartışın. Bu da bir STK modeli. Ama neyle ilgili? İş hayatıyla ilgili. Bizim işverenlerimizin de bu işi yapması gerekiyor. Rekabet güzel şey de haksız rekabet kötü bir şey. Haksız rekabeti oluşturmayalım. Birbirimizle konuşabilmek, sorunlarımızı tartışabilmek ve dünyaya bakabilmek çok önemli. Şimdi Türkiye’nin üretebilmesi ve ihracat yapması gerekiyor. Bizim de enerjimizi boşa harcamamak gibi bir durumumuz olması gerekiyor. Yani verimli çalışmamız gerekiyor.
Sanayi ve üretim kalitesi için meslek liselerinin yetiştirdiği nitelikli ara elemanların önemi büyük. Siz nasıl bakıyorsunuz konuya?
Burada biz Kayseri OSB olarak meslek liselerini çok önemsiyoruz. Bizim okulumuz Özel Kayseri OSB Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi çok kaliteli, nitelikli ve aranan insanı yetiştirmek için kurulmuş bir okuldur. Yeni hükümet sistemimizde şu anda Milli Eğitim Bakanımız sahadan gelen biri. Milli Eğitim Bakanlığı’na inanıyoruz. Türkiye eğitimde bir sıçrama yaşayacak. Şu anda bizde meslek liselerinin öneminin çok bilinmediğini düşünüyorum. Mesleksiz insan sıkıntılı insandır diye düşünüyorum.
Peki, Endüstri 4.0 için ne diyebiliriz?
Tamam, Endüstri 4.0 güzel ama onu oluşturacak kaç firma var onu konuşalım önce. Bunu yapacak Koç’tur, Sabancı’dır. Kayseri’de 1.300 tane sanayici var. Endüstri 4.0’ı Kayseri’de yakalayacak kaç tane firma vardır? 10 tanedir, 20 tanedir. Ama önemli olan kümelenme, Ür-Ge, Ar-Ge ve ihracattır.
Şirketlerimize bakıldığında; yüzde 90-95’i aile şirketi. Dolayısıyla aile şirketlerinde kurumsallaşma uzun bir zamandan beri tartışılmakta ama çok fazla bir mesafe alınmış değil. Burada güvene dayalı problemlerimiz mi var?
Aile şirketlerinin anayasası çıkmamış. Onları çıkartmak lazım. Türkiye, güzel de mesafeler kat etti. Bilgiyi ne kadar verimli kullanırsanız o kadar iyidir ama Türkiye yap-boz tahtasına dönmüş. Hükümet ne zaman kuruluyor, ne olacak diye ömrümüz geçti. Siyasi istikrarın da etken olduğunu düşünüyorum. Türkiye inşallah siyasi istikrara kavuşacaktır. Bu modelle daha da iyi olacak. Geçmişe bir bakalım; Türkiye 4 yılda 5 seçim yaşadı.
Bu durumu sanayici nasıl okuyor?
Ben kendi açımdan yenilenmeyi çok önemli görüyorum. Biz 36 aydır Kayseri OSB’nin başındayız. Geldiğimizde güneş enerjisi santralini biz hayata geçirdik. Burası Kayseri OSB’nin gelecek 25 yılında alt yapı ihtiyaçlarını karşılayacak bir merkez. Türkiye’de şu anda ilk. Kayseri OSB’nin dışında bulma şansınız yok. Sanayicimizin bize vermiş olduğu yetkiyi çok hızlı ve seri bir şekilde sanayicimizin lehinde kullandık. Lafla peynir gemisi yürümüyor. Saçımızı ağarttık, uykumuzu yitirdik, terledik, yorulduk, mücadele ettik. Allah yardım etti. Geçen ay kestiğimiz fatura 4,5 milyon TL. Allah’ın verdiği temiz, çevreci güneş enerjisini hem üretiyoruz hem yanı başında organizede kullanıyoruz. Bu da bir model. Alt yapı sorunlarımızı çok hızlı bir şekilde çözdük. Türkiye’de belki en modern itfaiye binasını burada kurabildik. Türkiye’deki OSB’lerden çok farklı olmakla birlikte, belediyelerin de üstünde bir yapıyı kurabildik burada. Çünkü üretim çok kıymetli; yanmasın, milli servete sahip çıkalım. Diğer taraftan tasarım konusuna eğildik. Memleketin gencecik evlatlarına iş fırsatı verdik. Sanayiciyle onları buluşturduk, sanayiciye uygun bir şekilde tasarım yaptık. Bizim desteğimizle kurulan meslek lisesini devraldık. Bize duyulan güveni boşa çıkarmadık, öğrenci sayısını 670’e çıkardık. Sanayicimizle okulumuzun arasında yüzde yüz irtibatı sağladık. Öğrencilerimize staj imkanı sağladık. Sanayicilerimize teşekkür ediyorum; onlara bu imkanı verdiler. Sanayicilere yetişmiş, bilgili insan lazım. Şu anda 1.300 öğrenci olan okulun kapasitesini bu sene inşallah 2.400’e doğru çıkaracağız. Hakikaten üretimi sevmeliyiz ve sevdirmeliyiz. Üretimin kutsallığını ve değerini toplum olarak iyi anlamamız lazım.
Peki, öğrencilerin uygulamada olduğu saatler uzadı mı eskiyle kıyasladığımız zaman?
Tabii, haftada 3 gün, yarı zamandan fazla. Ve şimdi bakıyorum öğrencilerimizin hepsi müthiş, enerji dolu. Fabrikaların arkasında eğitim ve destek alanında meslek lisesinde düşünülmemiş çok özel bir kütüphane planlıyoruz. İşte kapalı yüzme salonundan futbol salonuna, kaliteli atölyesine kadar her şey var. Bunları siz yapmadan, geliştirmeden başarılı olma şansı yok. Öte yandan Kayseri’de bir fuar alanımız var. Bu sene 18 bin metrekarelik ilk etabın açılışını yapacağız. Seneye 12 bin metrekare daha katarsak yaklaşık 30 bin metrekareye çıkacağız. Birinci etap açılışı bu sene, 2. etap açılışı da seneye olur. Dört holden oluşuyor, toplamı 60 bin metrekare olacak.
Malum ihracatımızın yüzde 60’ı Avrupa’ya yapılıyor. Dış politikamızda nasıl bir değişime ihtiyaç var sizce?
Esasında bizim dış politikamızın çok da sert olduğunu düşünmüyorum. Yani olması gereken teamüller vardır. Gümrük Birliği’nde yeterince taviz verdik. Türkiye, Avrupa Birliği müktesebatındaki düzenlemelerin birçoğunu yaptı ama buna rağmen bizi istemiyorlar. Avrupa Birliği’nden bizim bir farklılığımız var. Bunu zaman zaman Sayın Cumhurbaşkanımız da dile getirdi. Eğer Avrupa Birliği bir ilkeler birliği ise tamam, ama Avrupa Birliği olaylara haçlılar birliği gibi yaklaşıyorsa bu yanlış. Dünya barışı diyorsak, Türkiye’siz Avrupa Birliği düşünülemez. Ama kapılarında da artık uşak olma niyetimiz yok bizim. Biz kimsenin uşağı olamayız Türkiye olarak. Bu millet darbeleri atlatmış bir millet, terör belasını aşmış bir millet. Bugün üretimde güzel bir noktaya geldik, bundan sonra bizim büyümemiz üretimde olmalı. Türkiye Cumhuriyeti devleti 81 milyonluk bir gemi. Bu gemiyi delersek hep beraber batarız. Bu gemiyi sağlamlaştırmamız lazım.
Üreticinin, siz sanayicinin daha iyi yerlere gelebilmesi için finansa ihtiyaç var. Bunun için yabancı sermaye akışının bir an evvel başlaması ve burada kalıcı yapıya dönüşmesi gerekiyor. Bu konuda görüş ve düşüncelerinizi almak isteriz…
Tabii, doğru bir tanedir. Türkiye’ye yabancı sermaye gelişi hızlanmalı. Bu da istikrardan ve güvenden geçiyor. Şu anda da istikrar da var, güven de var. Ben daha iyi olacağını düşünüyorum. Öte yandan süratli bir şekilde tüketim toplumu olduk. Bu model tartışılmalı. En önemlisi üretmediğimiz kadar tüketir olduk, değerlerimizi kaybetmeye başladık. Bugün okullarımızda değerler eğitimini birinci anayasa maddesi haline getirmemiz lazım. İkinci konu da her ferdin sadece tüketimle mutluluğunu önlememiz lazım. Bizim tüketirken değil, üretirken mutlu olmamız lazım, bilgiyle mutlu olmamız lazım.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Bizim de artık sanayiciler olarak Türk Ticaret Merkezlerinde devletimizin sunduğu fırsatları iyi bilip, bunların sayısını artırıp, haksız rekabetten kaçınıp birbirimizin yanlışlarını giderecek şekilde medeni ilişkiler kurmalıyız. Sorunlarımızı medeni bir şekilde tartışabilmeliyiz. Birbirimizi kırıp dökmek yerine, yapmak en güzel sistem.