Bir taraftan tarihi dokuyu koruyarak yaşatmaya diğer taraftan kentin günümüz ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştıklarını vurgulayan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, vatandaşın yaşamaktan mutlu olacağı bir şehir yaratmayı hedeflediklerini şu mottoyla dile getirdi: Edirne’yi yaşamak güzeldir.
Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış Edirne, tarihi dokusu ve kültürünü 21.Yüzyıla taşımış bir kent. Kentin tarihi kimliğini koruyarak yaşatmaya yönelik projeler üreten Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan ile Edirne’nin geleceğini ve projelerini konuştuk.
Edirne köklü tarihi olan bir şehir. Bu şehri günümüzün ihtiyaçlarını dikkate aldığımızda nasıl bir vizyonla yönetiyorsunuz?
Edirne’nin tarihsel bir kimliği var. Bugünkü nüfusuyla, coğrafi büyüklüğüyle değerlendirilemeyecek özgül ağırlığı olan kimlikli bir kent Edirne. Osmanlı İmparatorluğu’na başkentlik yapmış olan hep bir başkent olmaya devam edecek. Edirne çok köklü tarihinin sonucu olarak çok güçlü bir tarih dokusuna ve tarihi eserlere sahip. Yüzölçümü olarak baktığınızda İstanbul’daki tarihi yarımadanın belki de yüzde 5’i kadar alana sahip. Bu alanda 1.400 tescilli eserimiz var. Kıyasladığımızda İstanbul’daki 10.400 tescilli eser sayısının 100 binin üzerinde olması gerekirdi. Bu bağlamda Edirne, Floransa’dan sonra dünyada metrekare başına düşen tarihi eser sayısı bakımından ikinci kenttir. Dünyada Edirne gibi kentlerdeki yerel yönetimler bir taraftan eski kenti tüm dokusuyla, siluetiyle koruyup yaşatmaya çalışırken diğer taraftan bu tarihi dokuya engel olmayacak, bozmayacak ve hemen yakınında günümüz insanının konfor ihtiyacına cevap verecek yeni kentler yaratıyorlar. Biz de Edirne Belediyesi olarak bunu yapıyoruz. Bugün doğayı çok bozmadan yeni konut alanları ve yollar yapmamız gerekiyor. Geçtiğimiz aylarda birkaç internet sitesi bununla ilgili bir çalışma yaptı ve yayımladı. Osmanlı’nın üç başkenti var: Bursa, Edirne, İstanbul. Selimiye Camii ve diğer tarihi yapıların fotoğraflarıyla örneklenen Edirne, bu üç şehir içinde korumacılık anlamında birinci çıktı. Biz bu korumacılık anlayışımızla silueti bozmadan yeni bir kent kurduk ve onu geliştirmeye devam ediyoruz. Geniş yolları olan, ulaşım problemi olmayan, deprem açısından güvenli ve yüksek teknolojinin kullanıldığı modern evleri olan bir kent burası. Bu şekilde Edirne’yi geliştirmeye devam ediyoruz.
Bu yeni Edirne, bu tarihi dokuyu bir anlamda besleyen bir nitelikte değil mi?
Tabii, kesinlikle. Edirne, aslında bir tarım kenti. Ama son yıllarda tarımda üretim anlamında yaşanan çeşitli sıkıntılar var. Bu nedenle Edirne’de sahip olduğumuz tarihi ve kültürel dokuyu kullanarak yeni bir turizm potansiyeli yaratma hedefindeyiz. Bunu önemli ölçüde başardık. Bütün rakamlara baktığımızda, bunun başarılmış olduğunu görüyoruz ama asıl iş bundan sonra başlıyor. Çünkü yakaladığımız başarıyı sürdürmemiz gerekiyor. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor. Turizm trendlerini takip eden uluslararası kuruluşların istatistiklerine, raporlarına baktığınızda Edirne son 4-5 yıldır tüm dünyada en çok turist çeken 100 şehir sıralamasında 60’la 68 arasında gidip geliyor. En son Euromonitor bir çalışma yayınladı; 2016 yılı sonu itibariyle Edirne 2 milyon 845 bin turistle tüm dünyada 68. sırada. Birçok ulusal ve uluslararası medya kuruluşuyla ciddi çalışmalar yaptık. Henüz 2017 rakamları açıklanmadı ama hem bizim çalışmalarımız bu rakamın 3 milyon 200 bin ile 3,5 milyon arasında olduğunu gösteriyor. Edirne’de 5.200 turistik yatağımız var; özellikle 2018’de doluluk neredeyse yüzde yüzdü. Döviz kurunun yükselmesi ile birlikte Bulgaristan ve Yunanistan’dan özellikle günlük alışveriş amacıyla gelen turist sayısında önemli artış oldu. Bu anlamda kelimenin tam anlamıyla patlama var. Ülkemiz açısından uzun vadede sevindirici bir durum değil. Ama Edirne esnafının çarkının dönmesi açısından önemli bir gelişme.
Altyapı yatırımlarında son durum nedir?
Edirne’de cumhuriyet döneminde 3 planlı altyapı çalışması var: 1934, 1966, 1986. Tabii, dünyada son 30 yılda büyük bir teknolojik ilerleme ve yenilenme var. Göreve başladığımızda Edirne altyapı anlamında çok ihmal edilmiş durumdaydı. Geçtiğimiz yılın Kasım ayından itibaren eski çöplüğü kapattık. Arıtması, ayrıştırması olan ve elektrik üreten yeni çöplüğümüzü yaptık. Türkiye’nin en iyi 5 çöplüğünden biri. Diğer taraftan da en düşük maliyetle yapılan çöplüğü: KDV dahil 10.1 milyon TL’ye mal ettik. Atık su arıtmamız yoktu; İller Bankası ile beraber projelendirdik. 64 bin metrekarelik bir alanda şu anda inşaatı çok hızlı gidiyor. İçme suyu kaynağımız çok azalmıştı. DSİ ile protokol yaparak Kırklareli Kaylıkköy Barajı’ndan, 58 km’lik bir mesafeden Edirne’nin 2050 yılına kadar yetecek içme suyunu karşıladık. Aralık ayında onu da devreye soktuk. Şimdi geriye şehir içindeki içme suyu şebekesini yenilenmesi kaldı ki bu yaklaşık 380 km’lik bir hat anlamına geliyor. 464 km’lik bir kanalizasyonumuz var ama bunun 110 km’lik kısmı sorunlu; yenileyeceğiz. 30 km yağmur suyu toplama kanalı yapacağız. Bunun ihalesini de Aralık ayında yaptık. Temmuz ayı ortasında tüm hazırlıkları bitirdik, şu anda İller Bankası’nda kredi onayını bekliyoruz. Onayı aldığımız gibi hemen kazmayı vurarak seçim var demeden başlayacağız. Bir taraftan da Edirne kent içi trafiğini rahatlatmak için çevre yolları açtık. 1,5 yıl önce güney çevre yolunu bitirdik. Trafiği ciddi şekilde rahatlattı. Geçtiğimiz Mayıs ayında kuzey çevre yolunu açtık. Edirne’nin şehir içi trafiğine girmeden etrafını 360 derece dönebilecek çevre yollarımızın son etabı kaldı. Onu da 2019’un bahar-yaz aylarında bitirerek bu linki tamamlamış olacağız.
Peki, gençler ve çocuklarla ilgili neler yapıyoruz Başkanım?
Gençlerle ilişkimiz iyi. Ülkenin geleceği onlar. Onları çok önemsiyoruz. Buradaki birçok projede bir aradayız. Sağ olsunlar bize çok destek oluyorlar. Özellikle sosyal ve kültürel etkinliklerde hep beraberiz. Mesela 15 Eylül Dünya Temizlik gününde hep beraber çöp topladık. Avrupa Hareketlilik Haftası ve 22 Eylül Dünya Otomobilsiz Yaşam Günü etkinlikleri kapsamında bisiklet kullandık, yürüyüşler yaptık. Yine geçtiğimiz günlerde çocuklarımız için yeni bir yaşam merkezi açtık. Edirne’deki çocuklarımız, öğrencilerimiz buradan tamamen ücretsiz olarak faydalanabilecek. Tiyatro eğitimi, drama eğitimi, müzik eğitimi, bale eğitimi vs. gibi farklı farklı konularda eğitim alacak. Diğer yandan göreve geldiğimizde 45 olan çocuk parkı sayısını 105’e çıkarttık. 29 Ekim’de 106’ıncıyı açtık. Ama bu farklı bir park oldu. Uzun zaman bu proje üzerinde çalıştık. Projenin hazırlanmasında Ankara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi ve Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Kurul Başkanlığı’nın katkılarıyla MEB müfredatına uygun hareket ettik. Bu proje 12.000 m2 alana kurulu, Türkiye’nin ve Balkanların en büyük interaktif Çocuk Müzesi ve Eğitim Kampüsüdür. Müze kısmında 4 kalıcı sergi alanı bulunmakta ve temalar üzerinden çocuklara 4 evrensel değeri anlatmaktayız. Bu alanlar ve değerler; Vahşi Yaşam ve Yardımseverlik Sergisi, Saygı ve Çevre Sergisi, Trafik ve Hoşgörü Sergisi, Sevgi ve Veteriner Kliniği Sergisi şeklinde. Bu birinci kısım. Ayrıca Kampüs içerisinde ise Dış Mekan Paleontoloji Sergisi, Dış Mekan Entomoloji Sergisi, Dış Mekan Bilim Sergisi ve Dış Mekan İnşaat Sergisi yer alıyor. Kampüsümüzde, bugün tüm dünyanın haberdar olduğu ve uygulamaya çalıştığı Finlandiya modeli ve STEM modelinden yola çıkarak ‘ellerim işliyor zihnim çalışıyor’ mottosuyla hizmet verilecek. Çocuklarımız drama liderleri tarafından çeşitli drama ve tiyatro teknikleriyle eğlenerek öğrenecek; gerek okul derslerini gerekse sosyal yaşantılarını pekiştirerek geleceğe daha farkında ve bilinçli hazırlanacak.
Son yıllarda çok konuşulan konulardan biri de akıllı şehir kavramı. Bu konuda siz ne tür çalışmalar ya da hazırlıklar içerisindesiniz?
Sınır kenti olmamızın avantajları var. Özellikle Bulgaristan Belediyeleriyle birçok projemiz devam ediyor. Halihazırda 2017’de onaylanmış ve şu anda uygulaması devam eden 4 projemiz var. Avrupa Birliği fonundan yararlanarak, Bulgaristan Sivil Savunma Bakanlığı ortaklığıyla IPA sınır ötesi işbirliği programı kapsamında hazırladığımız projeyle, 1 milyon 400 bin lira hibe alarak hem yangın söndürme hem de kaza kırım gibi bir çok hayat kurtarma fonksiyonlarına sahip 4×4 itfaiye aracı edindik. Onun tanıtımını geçtiğimiz günlerde yaptık. Diğer taraftan Bulgaristan’ın UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş olan Nessebar kenti ile birlikte yürüttüğümüz “Edirne ve Nessebar’ın Tarihi, Kültürel ve Turistik Hazinelerinin Tanıtılması” projesi var. Edirne ve Nessebar’ın ortak özelliği UNESCO tarafından tanınacak düzeyde tarihi eserlere sahip olmalarıdır. Proje kapsamında, Edirne’de tarihi ve turistik alanlara 8 adet iç mekan 8 adet dış mekan bilgilendirme kiosku temin edilecek, web sitesi ve akıllı telefon uygulamaları da hazırlanacak. Kiosklarda ve akıllı telefon uygulamalarında bilgi olarak dijital şehir haritası, tarihi ve turistik yerler ile ilgili bilgilendirmeler, oteller, yeme içme yerleri, şehirde düzenlenecek etkinliklere ait aylık takvim, minibüs güzergahları, taksi duraklarının yerleri ve telefonları yer alacak. Bu kioskların şehrin görünen ve işlek yerlerine konularak turistlere Türkçe, İngilizce ve Bulgarca olmak üzere 3 dilde hizmet vermesi sağlanacak. Örneğin otogara gelen ve şehir hakkında bilgisi olmayan bir turist aradığı yönlendirme bilgilerine günün hangi saatinde olursa olsun ulaşabilecek. Proje kapsamında ortak etkinlik olarak Edirne’nin ve Nessebar’ın tanıtımına katkı sağlamak için Yaz Festivali düzenlenecek. Festivalde konserler, yöresel gösteriler yer alacak. Ortak bir video klip çekilip, şehirlerimizi tanıtmak amacıyla Ulusal ve Uluslararası farklı etkinliklerde yayınlanacak. Yakın zamanda bu projemiz devreye girecek. Amacımız vatandaşın yaşamaktan mutlu olacağı bir şehir yaratmak. Sloganımız da şu: “Edirne’yi Yaşamak Güzeldir”
Önümüzde yerel seçimler var. Dolayısıyla bununla ilgili hazırlığınız nedir? Neler yapıyorsunuz?
Ben vatandaşa karşı samimi ve dürüst olmak gerektiği kanaatindeyim. Ben bunu hep yaptım. Mesela ben geçen seçimlerde “Hiçbir yeşil alanı açık kamu yararı olmadıkça başka amaçlarla kullanıma açmayacağım.” dedim. Herkes beni alkışladı. Bugüne kadar bu sözümü tuttum. Halen aynı noktadayım. Vatandaşlarımızla gerek yüz yüze gerek sosyal medyadan etkileşimimiz çok iyidir. Halkımızla konuşurum, haklı eleştirilere kulak veririm, uygulamasını yaparım. Gerektiğinde özür dilerim, hata yaptıysak hatalıyım derim. Bunda bir beis görmüyorum.
Yeni dönem için gündeminizde olan projelerinizden bahseder misiniz?
Önümüzdeki dönem için projelerimiz var. Ama onu şimdiden açıklamayayım. Seçim ortamına girdiğim zaman açıklayacağım.
Edirne’de bir organize sanayi bölgesi oluşturuldu ancak istenilen düzeyde gelişmedi. Bu konuda herhangi bir girişiminiz var mı?
2004 yılında 1/100 bin ölçekli Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası Çevre Düzeni Planı yapılırken Edirne bir tercih yaptı. Dedi ki; biz tarım bölgesi olarak kalmak istiyoruz, sanayi bölgesi olmak istemiyoruz. Şimdi baktığımızda, özellikle Tekirdağ, Çerkezköy, Çorlu sanayi bölgesi oldu. Lüleburgaz kısmen oldu. Biz de doğayı koruyan, çevreyle barışık, ekosistemi bozmayan, hafif sanayi diyebileceğimiz tarzda bir sanayiye kapılarımızı açtık. Oradaki hata organize sanayi bölgesinin şehrin çok uzağına atılması oldu. Keşke şehre yakın bir yerde yapılsaymış. Bütün parseller dolu görünüyor ama çalışan işletme sayısı yaklaşık yüzde 30 gibi görünüyor. Devam eden inşaatlar var ama bu çok uzun zaman alıyor. Biz, aşağı yukarı şehrin 8-10 km dışında bir sanayi bölgesi oluşturduk imar planlarında. Orası yavaş yavaş yaşama geçecek. Ama biz daha çok ambalaj sanayi, konfeksiyon gibi sektörler olsun istiyoruz. Bacalı, yeraltı su kaynaklarına zarar veren, toprağı ve havayı kirleten, atığı olan sanayi istemiyoruz. Onun dışında her türlü sanayiye açığız. Bizim asıl sanayimiz turizm. Bu bağlamda yerel ürünlerimizi desteklemeye, destinasyon sayısını ve konaklama tesislerini artırmaya çalışıyoruz.