Ülkemizim birçok ekonomik kriz döneminden geçtiğini ifade eden Balıkesir Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ali Eğinlioğlu, krizden çıkışta ihracatın önemli olduğunu ancak köklü çözümün sanayinin sağlam temellere oturtulmasıyla sağlanacağını dile getirdi. Eğinlioğlu’na göre bunun yolu da milli politikalar oluşturmaktan geçiyor.
Gündem bir tarafta ekonomide yakıcı sorunlarla diğer tarafta yerel seçim tartışmalarıyla dolu. Bunu ülke sathında görmek mümkün. Sanayicimiz de çok dertli. Biz de Balıkesir’de sanayicilerimizin sorunları dinlemek adına röportajlar gerçekleştirdik. Bunlardan birisini Balıkesir Sanayi Odası’nda gerçekleştirdik. Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Ali Eğinlioğlu ile ekonomik krizin etkilerini ve çıkış yolunu Balıkesir özelinde konuştuk.
İçinde bulunduğumuz ekonomik krizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ülke olarak ve sanayici olarak birçok krizler gördük. Hakikaten bir sürü sıkıntılar yaşamışız. 1994 ekonomik krizini ve o dönem yaşanan sıkıntıları iyi hatırlıyorum. O yıllarda biz krizden çıkmak için ihracata başladık. Dedik ki; iman gücü, bilek gücü ve elimizdeki makinelerle bunu aşarız. İhracata başlamak bizim önümüzü çok açtı. Geldiğimiz noktada şu anda Avrupa’da bir firmamız daha var. Özetle bu krizden çıkışta ihracat büyük öneme sahip.
Peki, bunu nasıl başaracağız?
Dışarıya açılmak için ana sanayileri ve yani sanayileri sağlam temellere oturtmak ve ileri teknoloji üretmek gerekiyor. Bana göre bu çok bilinmeyenli denklem değil. Japonlar bunu yaptılar. Almanlardan, Amerikalılardan kopyaladılar. Şimdi 120-130 milyon nüfusu var, Japonya teknoloji üretir hale geldi. Zamanında Almanlar ve İngilizler de Avrupa’da ekonominin temelini oluşturdular. Amerikalılar geldi bu ekonominin temelini oluşturan akademisyenleri topladı; Avrupa’nın yaptığını Amerika’da üretti, teknolojisini geliştirdi. Bana göre çok zaman kaybetmeden biz de bunu başarmalıyız. Çünkü yangın fabrikanın tüm kısmına ulaşmış durumda. İki gün sonra çökecek; bunu iyi anlamamız lazım.
Bizim de kendi yapımızla uyumlu şekilde milli politikalar oluşturmamız gerekiyor. Bir milli sanayi politikamız ve milli tarım politikamız olmalı. Hızlı hareket edip iyi bir model seçerek yürüyeceğiz. İthalata bağımlı üretim ve tüketim yapısından kurtulmalıyız. Şimdi biz bu fabrikayı yüzde 100 ihracat odaklı çalıştırabiliyoruz. Çünkü iç piyasada kimsenin nefesi kalmadı. Sizin de bildiğiniz gibi her 6-7 senede bazı sıkıntılar yaşadık. O anlamda da kanıksadık bunları. Bu dönemde yaşanan sıkıntıların yüzde 90’ın özellikle finansa erişimde yaşanan sorunlardan kaynaklanıyor.
Türkiye’ye giren yüz milyarlarca dolardan bahsediliyor. Bu para sanayiciye gitmediyse nereye gitti? Burada beton ekonomisinin yanlışlığından bahsediliyor. Sizin bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
Hatırlarsanız Amerika’da bir mortgage krizi yaşandı. Bu Amerikan ekonomisini ve bankalarını çok ciddi anlamda sarstı. Tabii, onlar hapşırınca biz yorgan döşek hasta oluyoruz. Bu krizden kurtulmak için Amerika çok ciddi oranda para bastı. Zaten parasının karşılığı olduğu söylenmiyor. Bütün dünyaya enjekte ettiler bu parayı. Bu parayı iyi kullananlar şimdi endüstri 5.0’ı kuruyorlar. Biz ne yaptık? Biz de ihtiyaçlarımız için kullandık. Belki otoyolların yapılması, köprülerin yapılması çok güzel şeyler. Ben iftihar ediyorum o yolları kullanırken. Ama zamanlaması doğru değildi bence. İnşaat sektörünün hızlı ilerlemesi için onu satın alacak canlı bir ekonomi lazım. Biz zamansız yaptık bunları. Görsel şeylere harcanıldı para. Biz mortgage krizinden sonra gelen bu parayı sanayinin gelişmesi için kullansaydık, örneğin biz kendi sektörümüzde dünyada bir numara olurduk. Benim veryansın demem çözüm olmaz. Bizler biraz da gururlu insanlarız. Fabrikamızı yoktan bir yere getirdik; Avrupa’da 1 numara haline geldi. Artık fiyatı biz belirliyoruz. Çin’e bile ihracat yapıyoruz. Ama birileri de gelip hatırımızı sormuyor.
Şimdi bildiğiniz gibi bölge kalkınma ajansları geldi. Bunların siz sanayicilerle ilgilenmesi gerekmiyor mu?
Güney Marmara Kalkınma Ajansı var bölgemizde. Diğer bölgelerde de kalkınma ajansı var. Şimdi ben Sanayi Odası Başkanı olmam sıfatıyla Kalkınma Ajansı’nın da Yönetim Kurulu’ndayım. Yönetim kurulu üyesi olduğum günden bu tarafa kalkınma ajansından sanayiyi destekleyecek hiçbir karar çıkmadı. Esasında kalkınma ajanslarının bu yörenin insanlarını dinlemesi, sanayi ve ticaret odalarıyla, ticaret borsalarıyla temasa geçip Balıkesir’in ekonomisini kalkındırmak için, ayaklandırmak için gerekli projeleri oluşturup gerçekleştirmesi gerekiyor. Bölgede toplanan bilgilerin karar verici merkeze gitmesi gerekiyor.
Diğer taraftan tarım ve hayvancılıkta acı gerçeklerle karşılaşıyoruz. Tarım ve hayvancılık ithalata bağımlı hale gelmiş. Tavuğa, büyükbaşa verdiğimiz mısırı ithal ediyoruz. Arpayı, kepeği, soyayı, buğdayı ithal ediyoruz. Şimdi hayvanı da onları esleyecek yemi de ithal ediyoruz. Dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Bunlar bizim memlekette yetişmez mi? Yok mu bu alanda yetişmiş insanımız? Özetle; biz üretimden kopmamalıyız. Üretimden kopunca köylü evlatlarını şehre gönderiyor, şehir göç alıyor. Traktörünü satıyor, aletini satıyor. Bu sefer oradaki nüfusu korumak için ekilmeyen araziye devlet bedel ödüyor. Bunlar çok yanlış uygulamalar…
Peki, bunlar bilindiği halde neden bir sessizlik hakim ülkede? Çıkan sesler de cılız sesler…
Ben TOBB Sanayi Odaları Konseyi Üyesiyim. Esasında bu konularda sessiz değiliz. Sesimizi gür de çıkarıyoruz. Bunu yerel basın veya ulusal basın olarak değil de Ankara’da TOBB çatısı altında yapılan toplantılarda yapıyoruz.
Rifat Hisarcıklıoğlu ne diyor peki bu konular üzerine?
Rifat Bey çok destek oluyor. Sorunlarımızı çok ciddi bir şekilde yüksek sesle dile getirmemizi istiyor. Ama burada değil Ankara’da. Tabii nihai kararı verecek olan sorumlu bakanlar. Şimdi 150 milyar TL KDV alacağı var firmaların. Bu devletin bana, yandaki komşuya, diğer sanayicilere borcu. Ama şimdi ödeyecek gücü kalmadı devletin, hep biraz önce bahsettiğimiz sebeplerden dolayı. Cari açığı düşürücü yatırımlarımız olsaydı hem bunlar vergisel anlamda devlete bir katkı sağlayacaktı hem de cari açığı düşürücü, istihdamı artırıcı daha uzun vadeli yatırımlar olacaktı.
Yerel kalkınma açısından Balıkesir’i değerlendirecek olursak ortak akılla hareket etmek çok önem arz ediyor. Balıkesir özelinde ortak akıl ne denli hayata geçmiş durumda sizce?
Mutlu, huzurlu, herkesin birbirine saygılı olabileceği bir ortam yaratmayı arzuladık. Bunu arzularken düşüncelerimizi kamu kesimiyle de paylaştık. Kamunun içerisinde Valimiz, Büyükşehir Belediye Başkanımız, Emniyet Müdürümüz, Üniversite Rektörümüz var. Tabii diğer kurumlarımız da var. Onlar da aramızda hem fikir oluyorlar. Bunun için çaba sarf ettik. Burada başarılıyız. Bunu aştık ama bunu aşarken ekonomik problemler yaşadık. Şimdi herkes can derdinde. Dolayısıyla bir toplantı yaptığınız zaman insanlar katılmaktan bile imtina ediyor. Ama bu geçecek. Bunu da aşacağız, çünkü biz çalışkan, üretken, mücadele eden insanlarız.
Malumunuz önümüzde de yerel seçimler var. Beklentiniz nedir Balıkesir Özelinde?
Biz Balıkesir’de bugüne kadar bugünkü başkanımızı tamamen siyasetten arındırılmış olarak, çalışma şevki, bizimle kurduğu arkadaşlık, halkın içinde olması, yaptığı hizmetlerde yarım kalanları tamamlaması, yeni projelerinin olması ve güler yüzlü, saygılı, insanlara yakın olması gibi sebeplerle destekledik. Böyle destekler olduğu zaman başarı daha çabuk gelecektir. Bölgemiz en azından daha çabuk kalkınma sürecine girecektir.