Öncelikli hedeflerinin kurumsallaşma olduğunu dile getiren Konfor Grup CEO’su Ersin Serbes, bu hedefe yönelik olarak 2022’de Turquality programına girmeyi ve halka arz gerçekleştirmeyi planladıklarını ifade etti.
Mobilya sektörü son yıllarda çok önemli bir büyüme performansı sergiledi. Ancak sektör kurumsallaşma ve markalaşmada aynı başarıyı sergileyemedi. Bu eksikliği vurgulayan Konfor Grup CEO’su Ersin Serbes ile hem kurumsallaşma sorunsalını hem de Konfor Mobilya’nın hedeflerini konuştuk. Yeni yapılanmaya birlikte mobilya pazarında 4’üncü sırada yer alan Konfor Grup’un 2021 yılında İSO ikinci 500 listesine 430’uncu sıradan girdiğini söyleyen Serbes, bu yıl sıralamada ilk 200’lere geleceklerini öngörüyor.
Sizin ana gündem maddelerinizi konuşarak başlayalım söyleşimize…
Öncelikli hedefimiz kurumsallaşmak. Bu yönde iki projem var odaklandığım. Birincisi; Turquality programına dahil olmak, ikincisi; halka arz. Turquality’e ihtiyacımız var. Çünkü özellikle yurtdışı projeleri için çok önemli bir destek. Etkin kullanıldığında Türkiye için son derece faydalı bir program. Halka arza ihtiyacımız fon ihtiyacından kaynaklanmıyor. Bizim fonlama gibi bir ihtiyacımız yok. Her iki projemizin odağında başta da belirttiğim gibi kurumsallaşmak var. Kurumsallık maalesef Türkiye mobilya sektörü için çok uzak bir mesele. Sektörüne geneline baktığımızda, daha çok küçük atölyelerin, KOBİ’lerin hakimiyetinin hala sürdüğünü görüyoruz. Elbette güçlü markalarımız da var. Ancak sektörün geneli kendisini yeterince geliştirememiş durumdadır.
Bu noktada Turquality hedefinizi biraz daha detaylandırabilir miyiz?
Turquality için Mart ayında ön incelemeye girdik. Uluslararası bağımsız bir denetim kuruluşundan gelen uzman bir ekip bütün departmanlarımızı, dökümanlarımızı ve işleyişimizi incelediler. Bir ay sonra inceleme raporu Ticaret Bakanlığı’na sunulmuş olacak. Sonraki aşamada beklentimiz Turquality programına girişimizin onaylanması ve sürecin hızla başlaması. Bu süreç 1-2 ay içinde kesinleşmiş olacak.
Peki, halka arzda nasıl bir zamanlama öngörüyorsunuz?
Yılın ikinci yarısında borsaya açılmayı hedefliyoruz. Böylece mobilya sektöründe borsaya açılan 4’üncü şirket olacağız.
Uluslararası anlamda markalaşmada ve sürdürülebilirlikte ciddi sıkıntılarımız var. Acaba bu, aile şirketlerinin aktif olarak yönetimde oluşlarından mı kaynaklanıyor?
Etkisi var. Hafızalarımızı yoklayacak olursak 1990’lı yıllardan itibaren mobilya sektörünün bir atılım içerisine girdiği görülüyor. Daha depodayken malın değerlendiği dönemlerdi. Dolayısıyla sektör çok hızlı bir şekilde gelişmeye, büyümeye başladı. Bu büyüme cirolara yansıdı ama kurumsallığa maalesef yansımadı. Babadan kalma usullerle, geleneksel yöntemlerle sektör büyüdü ama kurumsallaşma bu büyümeye ayak uyduramadı.
Ama geleneksel yöntemlerle de olsa sektör bugün önemli bir noktaya gelmiş durumda…
Sektör çok önemli yerlere geldi gerçekten. Avrupa’da, Ortadoğu’da ve artık Amerika’da Türk mobilya sektörünün ürünleri tercih edilir, istenir bir hale geldi. Mesela Ortadoğu’da bir ülkeye gittiğimizde büyük mobilya marketlerinde Türk mobilyası Uzakdoğu ülkelerinin mobilyalarından daha yüksek fiyatla satılır. Türk mobilyasının kalite imajı tamamen oturmuş vaziyettedir.
Kurumsallaşmayı başarmış şirketlerimize baktığımızda, bünyelerinde akademi adlı yapılar oluşturduklarını görüyoruz. Sizde böyle bir yapı var mı?
Biz de Konfor Akademi adı altında bir eğitim birimi oluşturduk. Üç ayrı kategoride eğitimler veriyoruz. Öncelikle, üretici olduğumuzdan dolayı mavi yakalıların eğitilmesine, ustalar yetiştirilmesine çok önem veriyoruz. Bu eğitimlerle kalite ve verimlilik artarken hatalar azalıyor. Amacımız odağa insanı alarak üretimde devamlılığı sağlamak. İkincisi, kendi mağazalarımızda çalıştırdığımız satış danışmanı, mağaza uzmanı arkadaşlarımıza hem ürünler hem bu ürünlerin nasıl satılacağı konusunda eğitim verecek bir satış akademimiz var. Üçüncüsü de beyaz yakalı arkadaşlarımızın verimliliğini sağlayacak şekilde bir eğitim planlamamız var. Bu üç alanda akademik faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ama diğer yandan üniversitelerle iş birliği de gerçekten önemli.
Üniversite-sanayi işbirliği başlığını biraz daha açalım dilerseniz…
Bu konunun hem insan kaynağının gelişimi hem istihdam açısından çok büyük önemi var. Üniversiteden mezun gençlerin bir yerde çalışması gerekiyor. İkincisi, hem üretimdeki verimimizi hem de toplam verimliliğimizi artırmamız açısından üniversitelerden bize bilgi aktarılması çok önemli. Biz bu anlamda eşiği aştık. Son bir ayda üç üniversiteyle iş birliği konusunda yazılı anlaşma yaptık. Eğitim programının hazırlıkları yoğun bir şekilde sürüyor. Bu noktada iddiamızı da ortaya koyayım: Biz İzmir’deki üniversitelerden mezun olan başarılı arkadaşlarımızın İzmir’de ilk tercih edeceği kuruluş olmak istiyoruz. Bu arkadaşlarımız kariyer planlamasının çok net yapıldığı, kurumsal, mutlu şirketimizde çalışsınlar istiyoruz.
Anladığımız kadarıyla çalışanlar için İzmir’de örnek bir şirket olmak istiyorsunuz…
Ben bunu başaracağımıza inanıyorum. İzmir, İstanbul kadar büyük değil. Ama İzmir’de de gerçekten çok önemli sanayi kuruluşları var. Biz de sahip olduğumuz güçlü marka algısını kullanarak bu hedefe ulaşabiliriz. Çünkü yeni mezun gençlerin ilk ilgi gösterdiği şey marka algısı oluyor.
Biliyorsunuz; pandemi e-ticareti olmazsa olmazımız haline getirdi. Bu konuyu ne kadar önemsiyorsunuz? Konfor Grup’un e ticaretle ilgili yapmak istedikleri nelerdir?
E-ticaret bugün zaten tartışılmaya gerek olmayan bir satış kanalı. Fakat bizim açımızdan önemi başka alanlara göre bir kat daha fazla. Bizim üç büyük gider kalemimiz var; personel giderleri, lojistik giderleri ve mağaza kira giderleri. Mağazalarımız ana caddelerde veya çok tercih edilen çarşılarda ve çok büyük olmak mecburiyetinde. En küçük mobilya mağazamız bin metrekare altında olamaz. Dolayısıyla son dönemde kiralardaki astronomik artışlar e-ticaretin önemini daha da artırdı. Pandemi insanlara e-ticareti birazcık daha öğretti. Tabii ki biz de hemen bu alana yatırımlarımızı yaptık. Çetmen ve Konfor markalarımız şu anda hem kendi siteleri üzerinden hem de online pazar yerlerinden satışlarını gerçekleştiriyor.
Biraz da üretim yatırımlarınızdan bahseder misiniz?
Önümüzdeki senenin başında yeni üretim tesislerimize geçiyoruz. Mevcut tesislerimizin hepsini boşaltacağız. Bugün Konfor Grup üç ayrı yerde üretim gerçekleştiriyor. Şu an içinde bulunduğumuz Gaziemir tesisimizde döşeme ve yumuşak ürünler üretiliyor, panel fabrikamız başka bir yerde, yatak ve yay fabrikamız da Pancar Organize Sanayi Bölgesi’nde yer alıyor.
Şimdi İzmir Kemalpaşa’nın Bağyurdu Organize Sanayi Bölgesi’nde Türkiye’nin bizim bildiğimiz kadarıyla tek çatı altında en büyük mobilya fabrikasını yapıyoruz. Toplam alanı 163 bin metrekare olacak. Bu yıl sonuna kadar bitirmeyi planladık. Bu tesisle üretim kapasitemiz yüzde 100 artarken aynı oranda da istihdam yaratmayı hedefliyoruz. Maliyetlerimizi de en az yüzde 5 aşağıya çekeceğiz. Üretimde yüksek bir verimlilik ve kalite artışı göreceğiz. Ayrıca boşaltacağımız tesislerimiz de konut alanı olarak değerlendirilecek.
Yeni fabrika yeni teknoloji ile mi kurulacak?
Tamamı yeni teknoloji olacak zaten. Lojistik alanı bile 30 bin metrekarenin üzerinde olacak. Böyle bir alan Türkiye’de hiçbir mobilya fabrikasında yok. Bizim en önemli projemiz bu.
Bu fabrikayla birlikte istihdam politikanızda bir değişiklik olacak mı?
İlk aşamada bin kişi olan çalışan sayımızı iki bine çıkaracağız. Bu rakam daha da artacak.
2022 hedeflerinizi de konuşarak söyleşimizi tamamlayalım…
Geçen sene ilk çeyrekte yüzde 210 büyüdük. Bu büyümede pandeminin baz etkisi oldu ama bunun yarısı organik büyümeydi. Biz bu seneki bütçemizde yüzde 90’lık bir büyüme hedefi koyduk. Bu sene ilk çeyreği yüzde 110 büyümeyle kapattık. İkinci ve üçüncü çeyrekte daha da büyümeye devam edeceğiz. İyi yolda gittiğimizi görüyoruz.