Durak Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Yiğit Durak, “Türkiye ve Çin’deki üretim tesislerinin yanı sıra, İstanbul, Avusturya ve Polonya’da direkt satış merkezleri ve dünya çapında satış temsilcilikleri olan Durak Tekstil, ‘Made in Türkiye’ etiketiyle dünya pazarları için üretim yapan bir firma” dedi.
Alanında Türkiye’de sektörünün öncüsü Durak Tekstil, markalaşma ve sürdürülebilirlik hedeflerinde çıtasını sürekli yükselterek, uluslararası arenada devleşme yolunda ilerliyor. Endüstriyel nakış ve dikiş ipliği üretimi ve satışı gerçekleştiren köklü tekstil firması ticarette yarım asrı devirip, ikinci 50. yılına adım atarken hız kesmeden stratejik ve istikrarlı planlarını hayata geçirmeye devam ediyor. Bu noktada Yönetim Kurulu Üyesi ve Pazarlama Direktörü Yiğit Durak ile Turquality Belgesi sahibi Durak Tekstil’in dünden bugüne başarı serüvenini, gelecek planlarını, sektörünü ve biraz da gündemi konuştuk.
Yiğit Bey, öncelikle firmanız hakkında bilgi verebilir misiniz?
Durak Tekstil 1972 yılında Ali Durak tarafından Bursa’da kuruldu. Ancak Durak Tekstil’de esas dönüşüm ikinci kuşağın yönetime geçmesiyle başladı. 1985 yılında İstanbul Üniversitesi’nden yüksek kimya mühendisi olarak mezun olan Ömer Durak, Almanya ve İsviçre’deki yüksek lisans eğitimi ve staj çalışmaları sonrası Türkiye’ye döndü. Aldığı yüksek eğitim ve Avrupa’da gördüğü yeni teknolojilerle Durak Tekstil’e çok güçlü bir vizyon çizen Ömer Durak, firmamızı endüstriyel dikiş ve nakış ipliği üreticisine dönüştürmeyi başardı. Böylece balık ağı ipliği üretimiyle yola çıkan Durak Tekstil, polyester nakış ipliği üreten ilk Türk firması unvanına sahip oldu.
Elbette bu dönüşüm sadece bir başlangıçtı. Kendisini sürekli geliştiren Durak Tekstil, 90’lı yıllarda gerçekleştirdiği POY (filament) tesisi yatırımıyla ham maddede dışa bağımlılık sorununa köklü bir çözüm getirdi. Bu yatırım sayesinde ham madde endişesi olmadan üretim kapasitesi ve çeşitliliği hızla gelişim gösterdi. 2007 yılında Çin’deki tesis yatırımımızla birlikte önemli bir üretim avantajı elde ettik. 2020 yılında kapasitemizi %50 artıran yatırımla birlikte, yıllık 3 bin ton iplik üretme kapasitesine eriştik. İhracat odaklı büyüme stratejisini her geçen yıl güçlendiren firmamız, bugün itibariyle 5 kıtada 80 ülkeye ihracat yapar güce ulaştı.
Durak Tekstil kendisini hiçbir zaman sadece fiyat odaklı ve standart ürünlerle rekabet eden bir firma olarak görmedi. Her yıl ciromuzun %5’ini AR-GE çalışmalarına ayırdığımızı göz önünde tutarsak, AR-GE’nin kurumsal kimliğimizin, DNA’mızın bir parçası olduğunu söyleyebilirim. Bunu söylerken elbette yaptığımız çalışmalara ve aldığımız başarılı sonuçlara dayanıyorum.
Ülkenin ihracat atağında tekstil sektörü biraz geriden geliyor, sizce bunun sebebi nedir?
Burada transfer ve lojistik maliyetlerinin payı olduğunu düşünüyorum. Türkiye’deki siyasal ve ekonomik belirsizlik koşulları sanayiyi direkt olarak etkiledi, yabancı ülkelerden işveren firmalar da durumların farkında. Tekstil her zaman Türkiye’nin toplam ihracatında önemli bir iş kolu olmuştur, dönemsel ve bölgesel sorunlar aşıldığında bu performans başarıyla devam edecektir.
Yurt dışında nerelere gidiliyor peki?
Türk tekstil endüstrisi aslında uzun zamandır yurt dışında yatırımlar gerçekleştiriyor. Balkanlarda ve Kuzey Afrika bölgesindeki yatırımların yanı sıra artık Uzak Doğu, Bangladeş ve Mısır’da yatırımlar başladı. Hatta hem üretim hem de satış bağlamında bu bölgelerde artık Çin değil Türk markalar tercih ediliyor. Özellikle Mısır, son zamanlarda İki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmeye başlamasıyla birlikte yine atakta ve Türk iş adamları burada yatırım yapıyor. Yatırımlara devlet desteğinin verilmesi yatırımcılara güç katıyor. Yani işçilikler de ucuzsa çok fazla bilgiye ve tecrübeye dayanmadan hâlâ büyük adetler oraya gidiyor, örneğin 30.000 adet büyük parça Mısır’a gidiyor, 3.000 adet ince iş, yani biraz daha tasarım işi olan şeyler Türkiye’ye geliyor.
Peki, Türkiye bu bölgelerde katma değer elde edebiliyor mu?
Evet, Türk tekstil yatırımcıları bu konuda oldukça başarılı. Bangladeş gibi yüksek hacimli ancak basic ürünlerle miktar bazında pazarda olan üreticilere karşı Türkiye katma değeri yüksek ürünlerle rekabetin yönünü değiştiriyor. Tekstil endüstrimiz kumaş ve iplik üretiminden hazır giyim alanına kadar oldukça geniş bir alanda hem fiyat hem de kalite rekabeti yapabilecek bir esnekliğe ve güce sahip. Bu nedenle gelişmiş pazarlar için vazgeçilmez bir tedarik merkezine dönüşmüş bulunuyoruz.
Sizin sektörünüzde bu durum nasıl?
Katma değeri yüksek ve teknik özelliklere sahip ürünlerle kendimizi farklılaştırdık. Pazarda rekabetin fiyatla değil kalite ile olması gerektiğini biliyoruz ve tüm stratejimizi buna göre oluşturuyoruz. Hem yurt içi hem de yurt dışı pazarlara verdiğimiz servis de bu çerçevede gerçekleşiyor. Önümüzdeki dönemde moda ve konfeksiyon alanında daha fazla görünür hale gelmek için çalışmalar yapacağız ve bu bizi marka olarak daha fazla görünür hale getirecek.
Üretiminizin ne kadarı ihracata, ne kadarı iç piyasaya gidiyor?
Durak Tekstil olarak satışımızın yarısı ihracata gidiyor, kısa vadeli planımız da %45 iç pazar %55 ihracattı. Ancak artık bu hedefi artık büyütmüş bulunuyoruz. Turquality desteği ile önümüzdeki dönemde satışlarımızda ihracatın oranını %70’e çıkarmayı planlıyoruz.
Ağırlıklı olarak hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
Özellikle Avrupa bölgesinde Polonya ve Avusturya ülke pazarlarına odaklanmış bunuyoruz. Bu ülkelerde çalışmalarımıza kendi ofislerimizde devam ediyoruz. Özellikle Polonya gerek iş gücünün uygun olması, gerek kendi para birimini kullanması avantajlarından dolayı öne çıkan bir merkez haline geldi. Aynı zamanda burası Avrupa’ya üretim ve lojistiğin de merkezi konumundadır. Ülke ağırlıklı olarak yatak, ev tekstili ve mobilya konusunda uzmanlaştı, bir kümeleşme oldu. Ormancılık ve kereste sektörü de oldukça kuvvetli, dolayısıyla Polonya mobilya tarafında çok büyük gelişme kaydetti. Biz de zaman içerisinde yaptığımız yatırımlarla buradan payımızı aldık. Ağırlıklı olarak sektörümüzle alakalı, ama yine ev tekstilinde de çok iyi oranda hacimler var, farklı noktalarda ise nakış segmentinin geliştiğini belirtebilirim.
Bu iki ülke üzerinden tüm Avrupa’ya ulaşıyor musunuz?
Avrupa’nın yasaları dahilinde farklı noktalardan servis veriyoruz. Avrupa Birliği ülkelerine Avusturya üzerinden daha kolay oluyor. Gümrük Birliği uygulamalarından dolayı, Litvanya gibi Doğu Blok’u ülkelerine ise Polonya üzerinden gidebiliyoruz. Kısaca global düşünüp, yerel olarak hareket etme esnekliğine sahibiz.
Avrupa’ya açılmak pek çok sanayicimizin rüyasıdır. Amerika pazarı size ne ifade ediyor ve bu ülkeyle ilgili çalışmalarınız var mı?
Öncelikle, Durak Tekstil olarak Amerika pazarına çoktan girmiş bulunuyoruz. Burada yatak endüstrisinin büyüyen iplik tedarikçilerinden biri haline geldik ve çok büyük bir pazar potansiyeli görüyoruz. Bu pazardaki yatak endüstrisi ipliklerdi yüksek standartlar talep ediyor ve Durak Tekstil olarak ürettiğimiz dikiş ve nakış iplikleri bu standartları fazlasıyla karşılıyor. Bu nedenle ciddi bir potansiyele hitap ediyoruz. Geçtiğimiz sene Turquality Belgesi aldık ve bu belge dahilinde ilk hedef pazarımız Amerika’dır.
Amerika’da ortaklık veya satınalma gibi girişimleriniz bulunuyor mu?
Biz öncelikle marka değerimizi oraya taşımak istiyoruz ve değerimizi bulduktan sonra tabii ki bu tarz ortaklıklara açığız. Geçmişten gelen bir ticaretimiz olduğundan orada planlarımızı hayata geçirmek çok uzun zaman almayacaktır. Yalnız şu anki portföyümüzle sınırlı kalmayı istemiyoruz, özellikle moda sektöründe teknik iplik tarafına çok güveniyoruz.
Peki, yine Durak marka ismiyle mi orada var olacaksınız?
Kesinlikle, ben aynı zamanda pazarlama departmanımızın direktörlüğünü yürütüyorum. Markamızın değerini daha fazla arttırmak için yeni uygulamaları da işin içine kattığımız bir dönemdeyiz. Denizaşırı bu pazardaki tekstil üreticileri için bilinen bir marka ve güvenilen bir tedarikçiye dönüşmek için ciddi yatırımlarımız var ve bunlar artacak.
Yani tek markayla tüm dünyaya mı açılıyorsunuz?
Evet, aynen öyle… Tekstil sektöründe firmamıza sipariş edilen her şey “Durak” markasıyla gidiyor.
Geçmişte Türkçe marka isimleri yurt dışı pazarlarda yer bulamama endişesi yaşardı, sizler için durum nedir?
Diller arasında fonetik uyumsuzluklar nedeniyle bazı isimlerin küresel çapta marka olmasında engeller olabilir. Ancak Durak ismi böyle bir sorun yaşamıyor.
Marka için kurumsal kimlik çalışmalarının önemi büyüktür. Marka isminde ve ikonunda belli bir çizgiyi, görseli korumak gerekir. Marka güven demektir. Durak Tekstil olarak 50 yıllık ticaret ve geçmişten bahsediyoruz, yılların içerisinde doğrularımız sayesinde oluşan güven var ve bu güveni de aslında farklı bilim dallarını kullanarak elde ettik.
Sizi ipliği Türkiye’de markalaştıran bir firma olarak tanımlayabilir miyiz?
Evet, yerli endüstriyel dikiş ve nakış ipliği üreticisi olarak markalaşma konusuna odaklanan çalışmalar gerçekleştirdik ve bugün itibariyle çok önemli bir seviyeye ulaşmış bulunuyoruz. Ürünlerimizin kalitesi kadar ürün portföyünün genişliği, hızlı servis, şeffaf bir şirket olmak ve çevre konusunda öncü yatırımlar yapmak markalaşmada önemli adımlarımızdan bazılarıdır. Markalaşma sürecinde yakaladığımız başarıyı aldığımız Turquality belgesi, çok net bir şekilde belgeliyor.
Turquality belgesiyle yol haritanızda ciddi bir değişim oldu mu?
Zaten planlarımız çerçevesinde ilerliyorduk; fakat bazı hususları daha da netleştirdik. Biz zaten 5 yıllık bir öngörüyle ilerliyoruz, tabii güncellemelerimiz de oluyor. Turquality ile yurtdışı çalışmalarında tanıtım ve yatırımlarda mali destekler elde edeceğiz ancak bunlarla ilgili sorumluluklarımız da olacak.
Durak Tekstil olarak 50 yılı geride bıraktınız, peki önümüzdeki süreci orta ve uzun vadede nasıl planlıyorsunuz?
Şirketin devamlılığı, 2015’ten beri en çok odaklandığımız noktayı oluşturuyor. Sürdürülebilirlik artık günümüzde çok önemli bir kavram ve biz bunu kurumsal sürdürülebilirlik olarak da ele alıyoruz. Önümüzdeki 50 yılın temellerini oluşturacak stratejik politikaları bir takvime ve sürece göre belirledik. Kısacası, 50 yıl sonrasının Durak Tekstil’ine ulaşmak için bir yol haritası oluşturduk. Bunu yaparken güçlü kurumsal yapımızdan ve öz sermayemizden güç alıyoruz.
Bildiğiniz gibi ülkemiz şubat ayında büyük bir afet yaşadı. 11 kentimizi etkileyen ve büyük yıkıma yol açan deprem sonrasında kentlerin yeniden inşa ve ihyası konusunda neler söylemek istersiniz?
Öncelikle ülkemizi derinden sarsan bu felakette hayatına kaybedenleri Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifa ve tüm halkımıza sabır diliyorum. Aradan geçen zamanda tekrar ayağa kalmak için merkezi ve yerel yönetimler ile sivil toplum örgütlerinin çalışmaları bizlere güç ve moral veriyor. Bölgenin tekrar normale geçebilmesi için planlamalar yapılıp, çalışmalara başlanmalı. Şehirleri kendi özgün dokuları ve ekonomik yapılarıyla tekrar ayağa kaldırmak çok önemli. Durak Tekstil olarak deprem sonrasında bölgeye gerekli yardımları gönderdik ve bu süreçte desteğimizi vermeyi sürdürüyoruz. Zorlukları birlikte aşacağımıza inancımız tamdır.
Deprem felaketi haricinde, Durak Tekstil, sosyal sorumluluk ilkesi çerçevesinde bulunduğu bölgeye, yöre insanına, eğitime, spora ve çalışanların hayatlarını daha da iyileştirmek için çalışmalar yürütüyor. Bu süreçte bu çalışmalarımız daha da anlamlı hale gelmiştir.