Aydın Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş, “Yerel ürünlerin katma değerli şekilde üretilmesi konusunda maalesef eksikliklerimiz var. ASTİM OSB içerisinde bir gıda ihtisas etabı planlıyoruz ve bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Amacımız, Aydın’ın yerel ürünlerine katma değer kazandırmak. Tüm çabamız bu yönde” dedi.
Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın Aydın şubesi olarak 1954 yılında faaliyetlerine başlayan ve artan ihtiyaçlar doğrultusunda 2008’de bağımsız bir yapıya kavuşturulan Aydın Sanayi Odası (AYSO), gelişen piyasa koşullarına uyum sağlamak için çalışmalarını sürdürüyor.
Tarıma dayalı sanayiden tekstil, otomotiv yan sanayi, gıda ve enerji sektörlerine kadar geniş bir yelpazede faaliyet gösteren Aydın sanayisi, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm alanlarında önemli adımlar atıyor.
Özellikle mesleki eğitim ve kadın istihdamı gibi alanlardaki projeleriyle bölgenin ekonomik potansiyelini artıran AYSO, Aydın’ı ulusal ve uluslararası düzeyde rekabetçi bir merkez haline getirmeyi amaçlıyor.
AYSO Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Maraş ile sohbetimizde kentteki sanayinin mevcut durumu, karşılaşılan zorluklar ve 2025 hedefleri üzerine konuştuk.
Öncelikle, 2024’ü Aydın özelinde konuşacak olursak neler söylemek istersiniz?
Aydın, ihracatta önemli bir performans sergiledi. İlk 10 aylık süreçte ihracat rakamımız 1 milyar 485 milyon dolar olarak gerçekleşti ve 81 il arasında 21. sırada yer aldık. Aydın’ın bir diğer önemli özelliği ise cari açığı kapatan bir il olması. 2023’te 1 milyar 700 milyon dolarlık ihracat yaparken yaklaşık 800 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirmiştik. Bu konuda zaman zaman Trabzon’la yarışıyoruz ve bu durum bize büyük bir gurur veriyor. 2024’ün ilk 10 ayında da geçen yılki rakamları koruduğumuzu görüyoruz. Bu Aydın için oldukça gurur verici bir durum. Dünyanın ciddi bir ekonomik dar boğazdan geçtiği bir dönemde Aydın’ın ihracat rakamlarını korumasını büyük bir başarı olarak değerlendiriyorum. Bazı illerde ihracat rakamlarının geçen yıla göre %3-5 oranında düştüğünü görüyoruz.
Aydın nasıl bir sanayi modeline sahip?
Aydın’ın ihracatında ilk sırada gıda ürünleri yer alıyor. İncir ve zeytin gibi ürünlerin yanı sıra, şu anda coğrafi işaret çalışmaları yürüttüğümüz enginar da önemli bir yer tutuyor. Genel olarak tarıma dayalı bir sanayi modelimiz var. Yine ilk 10 ayın istatistiklerine baktığımızda gıda ihracatından yaklaşık 482 milyon dolarlık bir gelir elde ettiğimizi görüyoruz. İkinci sırada tarım makineleri ve endüstriyel makineler yer alıyor. Üçüncü sırada ise motorlu kara taşıtları ve römorkörler bulunuyor ve bu gruptan yaklaşık 112 milyon dolarlık ihracat gerçekleşti. Dördüncü sırada tarım ve hayvancılık, beşinci sırada ise metalik olmayan diğer mineral ürünler var. Aydın, balıkçılık konusunda da önemli bir yere sahip. İki ilçemizde balık ürünleri işleyip ihraç eden şirketlerimiz bulunuyor. Genel olarak iyi bir durumda olduğumuzu söyleyebilirim. Toplamda yedi organize sanayi bölgemiz var. Bunlardan ASTİM OSB büyüme potansiyeliyle dikkat çekiyor. Şu anda 500 hektarlık bir alanın yalnızca 250 hektarını kullanıyoruz. Diğer OSB’ler ise büyüme süreçlerini tamamlamış durumda ya da yeni ilave alanlar için çalışıyorlar.
Aydın, aynı zamanda jeotermal potansiyeliyle de ön planda olan bir kent. Bu kaynak ekonomiye nasıl katkı sağlıyor?
Şu anda jeotermali daha çok elektrik üretimi için kullanıyoruz. Ancak bunu tarıma tam anlamıyla entegre etmiş değiliz. Tarım OSB’de bu konuda çalışmalar devam ediyor. En başından itibaren amaç, seracılıkta en büyük gider olan enerji maliyetlerini düşürmekti. Jeotermal kaynak, Aydın için büyük bir nimet. Finlandiya, Norveç ve İzlanda gibi kuzey ülkeleri bu kaynağı çok iyi şekilde değerlendiriyor. Biz de bu kaynakların çıkarılmasının ve kullanılmasının belirli kurallar çerçevesinde yapılmasını istiyoruz. Vahşi bir şekilde kullanılmasını istemiyoruz. Üretim santrallerinin kapalı devreye dönmesi ve üretimin usulüne uygun şekilde yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’de tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 2,5’lik kısmı Aydın’daki jeotermallerden karşılanıyor. Bu çok önemli bir oran.
Peki, 2025’e ilişkin öngörüleriniz neler?
Dünyada tüketen bir nüfus var, dolayısıyla finansal sıkışıklık 2025’te çok daha ciddi hissedilecek gibi görünüyor. Likidite sıkıntısıyla karşılaşma ihtimalimiz oldukça yüksek. Yerel ürünlerin katma değerli şekilde üretilmesi konusunda maalesef eksikliklerimiz var. ASTİM OSB içerisinde bir gıda ihtisas etabı planlıyoruz ve bu konuda çalışmalarımız sürüyor. Amacımız, Aydın’ın yerel ürünlerine katma değer kazandırmak. Örneğin, Aydın’da 500 bin küçükbaş ve büyükbaş hayvan bulunuyor, ancak bunlar hep karkas et olarak satılıyor. Bunun işlenmesine yönelik bir et işleme tesisi kurmayı hedefliyoruz. Ayrıca, gıda ürünlerinin en iyi şekilde saklanması için soğuk hava depolarına yatırım yapmayı düşünüyoruz. Gıda ihtisas etabı içinde bu tür yatırımlar planlıyoruz.
Türkiye’deki ekonomik gidişatı genel olarak nasıl yorumluyorsunuz?
Enflasyonu ve faiz oranlarını hızla düşürmemiz gerekiyor. Açıklanan kredilerin büyük kısmı konut sektörüne ve müteahhitlik projelerine yönelik. Betona yapılan yatırımların yanında, sınırlı bir oranla sanayiyi ya da üretimi ayakta tutmanın mümkün olduğunu düşünmüyorum. Şu anda bir fabrika kurmaya kalktığınızda, metrekaresi 250 ila 300 dolar arasında bir maliyetle karşılaşıyorsunuz. Bu enflasyonist ortam, sanayicinin yatırım yapma iştahını tamamen ortadan kaldırıyor. Bir an önce bu tür girişimlerin cazip hale gelmesi ve sanayicilerin önünün açılması gerekiyor. Üretim olmadan bu ülkenin kalkınması mümkün değil.
Son zamanlarda ekonomik daralmadan dolayı konkordato sayılarında bir artış var. Bununla ilgili Aydın’da durum nedir?
Aydın’da son dönemde konkordato ile ilgili odamıza yansıyan bir bildirim olmadı. Ancak şunun altını çizmek isterim ki Aydın, şehirlerin banka hesaplarındaki vadeli mevduat sıralamasında 145 milyar TL ile 14. sırada yer alıyor. Bu durum, ilerleyen süreçte sıkıntılar yaratabilir. Bu paranın bir şekilde ekonomiye kazandırılması gerekiyor. Bankada duran para, sadece bireye fayda sağlar, ancak uzun vadede bu da kayıplara yol açabilir. Vatandaşın bugün sahip olduğu para ile iki yıl sonra alabileceği bir şeyi alamama riski yüksek. Ayrıca, kira sözleşmelerini döviz endeksli yaparak enflasyonist ortamı kötüye kullanmak da doğru değil. Bu durum, fiyatların ciddi şekilde artmasına neden oluyor. Şu an Aydın’da ev kiraları, sıradan bir çalışanın karşılayamayacağı seviyelere ulaşmış durumda. Bu koşullar, bir barınma sorununa yol açıyor. Aydın, dışarıdan kalıcı göç alan bir il olduğu için bu durum daha da önem kazanıyor. Talebimiz üzerine TOKİ, Çine istikametine doğru bin 5 konutluk bir ihale sürecine girdi. Bu tür projelerin artırılmasını talep ediyoruz.
Alım gücü ile ilgili düşüncelerinizi de alabilir miyiz?
Üretimde çalışan insanların uzun vadede bir şeylere sahip olamaması büyük bir tehlike. Alım gücünü yerleşik hale getirerek insanların üretime daha fazla katkı sağlamalarını teşvik etmeliyiz. Ayrıca vatandaşlarımızın altına yatırım yapma alışkanlığını bırakmasını sağlamak ve bu birikimlerin ekonomiye kazandırılması için projeler geliştirilebilir. Yastık altındaki altınlar ne bireye ne de ülkemize uzun vadede fayda sağlıyor. Devlet, talep edildiğinde geri vermek üzerine bir güvence sunarak bu altınların bankalarda değerlendirilmesini teşvik edebilir. Bu sistemle sanayicilere kredi sağlanabilir ve üretim kesimi yatırım yapmaya teşvik edilebilir.
Belki de daha önemlisi, ülkemizin sanayi üretiminde ciddi bir verimlilik sorunu var. Verimlilik açısından dünya ortalamasının oldukça altındayız. Örneğin, Almanya’da 8 saatlik çalışma süresinde 7,5 saat verimli üretim yapılırken, Türkiye’de bu süre 4.5 saate kadar iniyor. Bu durum, emeğe dayalı işlerde aynı işi iki kişiye yaptırmak zorunda kalmamıza neden oluyor. Artan maliyetler nedeniyle yurt dışı fiyatlarında rekabet etmekte de zorlanıyoruz. Verimliliği artıracak çalışmalar yapılmazsa, uzun vadede ciddi kayıplar yaşanması kaçınılmaz.
Ara eleman konusuna da değinecek olursak neler söylemek istersiniz?
Yetişmiş insan gücü konusunda yaşanan sıkıntılar, son yıllarda zirveye ulaştı. Bununla mücadele etmek için meslek liselerinin sayısını artırmak gerekiyor. Aydın Sanayi Odası olarak, meslek liseleriyle çeşitli projeler yürütüyoruz. Örneğin, dört ilçemizdeki dört meslek lisesinde sanayi bölümlerini tercih eden öğrencilere 2,200 TL cep harçlığı sağladığımız bir proje uyguluyoruz. Geçen yıl bu projeyle 9. sınıftaki öğrenci sayısı 163 iken, bu yıl 503’e yükseldi. Hedefimiz bu sayıyı bine ulaştırmak. Ayrıca öğrencilerin 11. sınıftan sonra stajlarını garantilemeleri için firmalarla bağlantı kurmalarını sağlayacağız. Bu hem öğrencinin kendini kanıtlamasına hem de işe alınma sürecine katkı sağlayacak.
Türkiye genelinde bir diğer eksik ise kadın nüfusun iş gücüne katılım oranının düşük olması. TÜİK verilerine göre, 18-65 yaş arasında çalışabilecek yaklaşık 65 milyon kişi bulunuyor. Kadın nüfusun ise 33 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Bunun yalnızca 11 milyonu sigortalı sistemin içinde yer alıyor. 2-3 milyon kadının da kayıt dışı çalıştığını varsayarsak, 15-18 milyon kadının evde oturduğunu görüyoruz. Sanayilere kreş açılmasına karşı değilim ancak bunun yerine mahallelerde ailelerin sabah bırakıp akşam alabileceği butik kreşler açılabilir. Ayrıca, çalışmak isteyen kadınların CNC operatörlüğü gibi alanlarda sertifika sahibi olmasını sağlayabiliriz. Günde 2-3 saatlik eğitimlerle bu mümkün. Ancak endüstriyel boyacılık gibi alanlarda bile eleman bulmakta zorlandığımızı göz önünde bulundurursak, sanayiden hizmet sektörüne kayışın başladığını söyleyebiliriz. Kolay para kazanma hevesinin giderek yaygınlaşması üretim sektörünü olumsuz etkiliyor. Bu olumsuz durumu; vasıfsız işgücüne mesleğini sevdirecek ve toplumda saygınlığını artıracak mesleki eğitimler sayesinde ortadan kaldırabiliriz.
Son olarak eklemek istedikleriniz…
2024 yılını geride bırakırken, Aydın sanayisi olarak zorlu ancak bir o kadar da başarılı bir yılı daha tamamlamış olmanın gururunu yaşıyoruz. Bu süreçte, değerli üyelerimizin özverili çalışmaları ve katkılarıyla şehrimizin ekonomik potansiyelini daha da ileriye taşıdık.
2025 yılına umutla ve kararlılıkla girerken, teknolojik yeniliklere uyum sağlama, yeşil dönüşüm hedeflerimizi gerçekleştirme ve rekabet gücümüzü artırma yolunda daha büyük adımlar atmayı planlıyoruz. Aydın Sanayi Odası olarak her zaman olduğu gibi yeni yılda da üyelerimizin yanında olmaya, projelerinde destekçi ve yol gösterici olmaya devam edeceğiz.
Bu vesileyle, yeni yılın tüm üyelerimize, çalışanlarımıza ve ailelerine sağlık, mutluluk ve başarı getirmesini temenni eder, 2025 yılının şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını dilerim.